Giriş Sayfası Forum Anasayfası Forum Anasayfası <>5Tarihî Süreçte; <>5Mezar Çeşitleri - Yüzey Araştırmaları - İlgili Haberler <>5Yüzey Araştırmaları
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar
  SSS SSS  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

Granikos Çayı Vadisi Yüzey Araştırması

 Cevap Yaz Cevap Yaz
Yazar
Mesaj
  Konu Arama Konu Arama  Konu Seçenekleri Konu Seçenekleri
Misafir Açılır Kutu Gör
Misafir
Misafir
Simge
  Alıntı Misafir Alıntı  Cevap YazCevapla Mesajın Direkt Linki Konu: Granikos Çayı Vadisi Yüzey Araştırması
    Gönderim Zamanı: 08/Eylül 2017/2008 Saat 17:47
      Proje Granikos  Çayı Vadisi’ndeki tümülüsleri belirlemek ve belgelemek üzere, 2004 yılında,  C. Brian Rose (Pennsylvania University) ve Reyhan Körpe (COMU) tarafından başlatılmıştır.

     2005

     Granikos Projesi 2005’te, 2004’ten daha geniş bir alanı kapsayarak antik Zeleia kenti yakınındaki Sarıköy’e (Gönen) kadar uzanmıştır. Çoğu Granikos (Kocabaş) ve Aisepos (Gönen) nehirleri ile bunların kollarının yakınında yer alan yirmi iki yerleşim taranmıştır. Beş yeni tümülüs tespit edilerek yerleri haritaya işlenmiştir. Tümülüslere zarar verme ve yağmalama sorunu hala ciddi boyutlardadır. On altı yerleşim yeri tespit edilmiştir; bunların en önemlileri Rüzgarlıtepe 1 ve 2, Priapos, Karatepe, Zeleia ve Bostancı’dır. Tavuktepe ve Bahçeli gibi birkaç yerleşimde, hem yerleşim yeri hem de Tümülüs bulunmaktadır; ancak bunların birbirinden en az bir kilometre uzaklıkta yer aldıkları görülmüştür.

     Troy VI ve VII’ye ve Geometrik Döneme tarihlenen keramik parçaları tespit edilse de, bulunan parçaların çoğu, Daskyleion’lu  aristokrat ailelerin bölgede arazilerinin bulunduğu Pers Dönemine (MÖ 6. yüzyıl sonundan 4. yüzyıl başına kadar) aittir. Sarıköy’deki yerleşim daha önce Zeleia olarak teşhis edilmiştir. Ancak aynı bölgedeki Aisepos Nehri üzerinde yer alan Bostancı Höyük/Tepe yerleşimi çok daha büyüktür; burada hem çeşitli teraslar hem de çoğu Klasik Döneme ait olan çok miktarda yüzey keramiği vardır ve gerçek Zeleia kenti burası olabilir.

     Tümülüslerin hepsinin Pers Dönemine ait olduğu sanılmaktadır; bunlar gittikçe daha özenli olarak yapılmışlardır. Kızöldün, Dedetepe ve Can’daki tümülüsler Marmara Adası’ndan getirilen mermerdendir; MÖ 500’e tarihlenen Polyxena lahti ise adada mermer çıkarmaya ve yontuculuğa dair en erken kanıt gibi gözükmektedir.

     MÖ 334’teki Granikos Savaşı’ndan sonra araziler parçalanmış ve buranın sakinleri kıyı kesiminde yeni kurulan kentlere taşınmıştır. Helenistik Döneme ait keramiklere sadece Priapos, Zeleia ve Tavuktepe’de, Roma Dönemine ise sadece Priapos, Gavarcı Tepe ve Yıldıztabya Tepe’de rastlanmıştır. Priapos’taki MS 5. yüzyıla ait mezarlık ise yakın dönemdeki yol çalışmaları sırasında ortaya çıkmıştır. Tümülüslerin çoğunun Helenistik/Roma dönemlerinde soyulduğu düşünülebilir.

     Karabiga’daki kale Orta Bizans Döneminde (yaklaşık 10. yüzyılda), bölge kısmen Nikaia İmparatorluğu’nun hakimiyetinde olduğu zaman inşa edilmiştir; ancak bölgenin Geç Bizans Dönemine ilişkin çok az kanıt vardır. Sadece birkaç yerleşimde (Dedetepe, Priapos, Ruzgarlıtepe ve Tavuktepe) Osmanlı Dönemine ait keramikler bulunmuştur.
Radar ve/veya manyetometrik araştırmalar, çalışma boyunca sekiz farklı yerleşimde gerçekleştirilmiştir. Çeşmealtı yakınında yer alan Rüzgarlıtepe 1 ve 2’de elde edilen sonuçlar, MÖ 6. yüzyıldan 4. yüzyıl başına uzanan büyük bir yapı topluluğunun varlığına işaret etmektedir. Geçen yıl iki mermer lahit (Polyxena lahti ile MÖ 450 civarında gömülmüş olan sekiz yaşında bir kız çocuğa ait lahit) bulunmuş olan Kızöldün tümülüsündeki krepis duvarı radargramda açıkça görülmektedir. Priapos’ta, kalenin doğu tarafında üç büyük teras duvarı bulunmuştur; bunların bazıları 200 m uzunluktadır. Manyetogramda görülen temel boyutlarına bakılarak, bunun birbirine bitişik duvar dizileriyle mahallelere ayrılmış olan bir konut bölgesi olduğu düşünülmüştür.

     Biga Çayı yatağı ile çevrenin peyzajının Granikos Savaşı gerçekleştiği zamanki durumunu belirlemeye yönelik olarak yapılan jeolojik araştırmalar, daha önce yapılan rekonstrüksiyon önerilerinin hatalı olması gerektiğini ortaya koymuştur; savaşın nerede yapıldığına dair daha önce kabul edilmiş olan görüşlerin de muhtemelen gözden geçirilmesi gerekmektedir.
Bu yıl sadece üç yazıt bulunmuştur. İlki üzerinde Latince iki yazıtın bulunduğu mermer bir mesafe taşıdır; erken tarihli olan bu taş, Valerian’ın hakimiyet dönemine (MS 253-260) aittir ve Gümüşçay’daki bir köy evinde bulunmuştur. Diğer ikisi ise MS 1. ya da 2. yüzyıla ve MÖ 3. yüzyıla tarihlenen mezar taşlarıdır.

     2004


     İlk defa olarak tümülüslerin yeri harita üzerinde belirlenmiş; 2004’te ise yağmalanmış ve sağlam durumdaki mezarları tespit etmek üzere topoğrafik bir plan hazırlanmıştır. Tunç Çağından günümüze kadar uzanan yayınlar diakronik olarak incelendiğinde pek çok yerleşimden bahsedildiği, ancak günümüzde bunların hiçbirinin mevcut olmadığı ve alanda sadece mezarlar bulunduğu anlaşılmıştır. Tümülüsler suyun kenarındaki yüksek tepelerde inşa edilmiş, bu da mezarların kolayca yağmalanmasına neden olmuştur. Birçok mezar on yıl öncesi gibi yakın tarihlerde yağmalanmıştır.

     Bölge MÖ 7. yüzyıldan 6. yüzyıl ortasına kadar, geniş araziler içindeki mezar tümülüslerinden oluşmaktaydı. Daha sonra Klasik Dönemde nüfus şehirlerde toplanmış ve Geç Roma Dönemine kadar da kırsal bölgeye geri dönülmemiştir. Bölgede Geç Klasik ve Geç Roma dönemleri arasına tarihlenen hiçbir çanak-çömlek bulunmamış ve hiçbir kent tespit edilmemiştir. Geç Arkaik ve Klasik Dönem aristokrasisi Daskyleion ile ilişkilidir.

     Tümülüslerden birinde, Geç Arkaik/Erken Klasik Döneme ait olan bir lahit bulunmuştur; bu, Anadolu’da bulunmuş figüratif bezemeli en erken taş lahittir. Lahit pişmiş toprak kiremitlerle örtülüdür ve mezar odası yoktur. Lahiti buraya getiren at arabasına ait iki tekerlek ile boyunduruk ve koşum takımı da bulunmuştur. Kabartmalarda, Akhilleus’un oğlu Neoptolemos’un, Polyksena’yı öldürüşü resmedilmiştir. Cesedi askerler tarafından taşınmakta ve Troyalı kadınlar yas tutmaktadır. Hekabe bir ağacın altında çömelmiştir; yaşı, göz çevresine oyulmuş çizgilerle gösterilmiştir ki, bu Geç Arkaik Dönem kabartmalarında alışılmış bir unsur değildir. Bunun bir kadın mezarı olması beklense de,  içindeki ceset 40 yaşlarında bir erkeğe aittir. Yanındaki daha geç tarihli bir lahitte 8-9 yaşlarında bir çocuğun cesedi vardır. Yağmacılar buna dokunmamıştır; elinde, bir ziyafete gitmek üzereymiş gibi, gümüş bir kepçe ile bir phiale tutmaktadır. Cesetle birlikte sekiz altın küpe ile iki kolye bulunmuştur; küpelerin yıpranmış görünüşü aile yadigarı olduklarını düşündürmektedir.
Dedetepe’de, 1999’da yağmalanmış olan 65 m çapında bir tümülüs bulunmaktadır. Buradaki çanak-çömlekler MÖ 480-460’a tarihlenmektedir. Tabutu yakma töreninden kalan yanmış odun parçaları, törenin bir parçası olarak kapının önüne bırakılmıştır. İçeride, canlı renklerde boyanmış iki kline ile muhtemelen Marmara mermerinden lahitler bulunmaktadır. Klinelerin önünde, bir şölen için konmuş gibi duran ahşap masalar vardır; bu düzenleme, Pers kabartmalarına göre MÖ 5. yüzyılın ilk çeyreğine tarihlenmektedir. Ayrıca fildişinden müzik enstrümanı parçaları da vardır ve bu da bir şöleni çağrıştırmaktadır.


Düzenleyen magistratus - 01/Kasım 2017/2008 Saat 12:30
Yukarı Dön
 Cevap Yaz Cevap Yaz

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums® version 9.50
Powered by Web Wiz Forums Free Express Edition
Copyright ©2001-2008 Web Wiz

Bu Sayfa 0,109 Saniyede Yüklendi.