Giriş Sayfası Forum Anasayfası Forum Anasayfası <>5Tarihî Süreçte; <>5Antik Dünya'da Yaşam, Ölüm ve Muhtelif Kültürel Mevzular <>5Cam & Camcılık
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar
  SSS SSS  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

Bronz ve Demir Çağında Cam

 Cevap Yaz Cevap Yaz
Yazar
Mesaj
  Konu Arama Konu Arama  Konu Seçenekleri Konu Seçenekleri
magistratus Açılır Kutu Gör
Yönetici
Yönetici
Simge
Magistratus

Kayıt Tarihi: 31/Aralık 2017/2006
Son Giriş: 15/Şubat 2017/2011
Konum: Globe
Durum:
Gönderilenler: 397
  Alıntı magistratus Alıntı  Cevap YazCevapla Mesajın Direkt Linki Konu: Bronz ve Demir Çağında Cam
    Gönderim Zamanı: 02/Kasım 2017/2008 Saat 11:38
Bronz Çağı:Cam yapımı, büyük olasılıkla M.Ö 3. bin sonlarına doğru Bronz Çağ'da keşfedilmiştir. Arkeolojik kanıtlar, bu keşfin Mezopotamya'da meydana gelmiş olduğunu ortaya koymaktadır. Bu keşif, hiç şüphesiz, yöre boncuklarında, duvar fayanslarında, seramiklerde ve diğer nesnelerde kullanılmış cam gibi sır üretimi sonucunda ortaya çıkmıştır. Bu en erken dönemde cam, yarı değerli ve değerli taşlara alternatif olarak üretilmiştir. Bu nedenle, hemen hemen tüm erken dönem camları şaffaf değildir ve oldukça parlak renklerde üretilmişleridir. Cam her ne kadar bu dönemde silindir mühür, çubuk, bazı küçük objelerin üretiminde ve kakma olarak kullanılmışsa da, en çok boncuk üretiminde kullanılmıştır. Tüm erken dönem boyunca, cam soğukken işlenmiş ve taşçılar tarafından kullanılan tekniklerle kesilmiştir.

Camdan yapılmış kaplara ilk olarak MÖ 16. yüzyıl sonlarına doğru rastlanılır. Her ne kadar, tarihlendirilebilir en erken örnek bugünkü Türkiye - Suriye sınırı yakınlarındaki Amik Ovasında yer alan Atchana (antik Alalakh) yerleşiminde bulunmuşsa da, buluntuların dağılımı en erken cam kapların kuzey Mezopotamya'da Mitanni Krallığı sınırları içerisinde üretilmiş olduğunu ortaya koymaktadır. Bu kapların hemen hemen hepsi aynı şekilde iç kalıplama yöntemiyle küçük şişe, bardak ve kadeh olarak üretilmiştir. Camın sıcakken işlenmesini gerektiren kap üretimi, cam teknelojisi için oldukça önemli bir aşamadır. Kaplar arasındaki yakın benzerlikler, bunların olasılıkla birbiriyle yakın temas halinde bulunan birkaç merkezde üretilmiş olduğunu ortaya koymaktadır. Atölyeler çoğunlukla büyük yerleşim merkezlerinde veya cam üreticilerini himaye eden hükümdarların veya dini liderlerin yaşadığı merkezlerde kurulmuşlardır. MÖ 16. yüzyıl sonları ile, 14. yüzyıl arasında üretilmiş kapların biçimleri arasında oldukça az değişiklik vardır. Bu durum camın Geç Bronz Çağ toplumunda oynadığı dini ve geleneksel rolün bir göstergesi olarak ele alınabilir. İç kalıplama yöntemiyle üretilmiş ilk kaplardan çok kısa bir süre sonra, cam üreticileri mozaik camdan bardak, kase ve plaka üretmek üzere ayrı bir kalıplama yöntemi geliştirmişlerdir.

İç kalıplama yönteminde olduğu gibi, mozaik kalıplama yöntemi de Kuzey Mezopotamya'nın Hurrilerle ilişkili bölgelerinde kullanılmıştır. Cam kaplara ek olarak boncuk, mühür, sallantılı süs eşyaları, mücevher, mobilya kakması ve hatta küçük figürinlerin olmak üzere birçok değişek nesne üretilmiştir.
Mezopotamya'da üretilmiş cam eserler ve yapım teknikleri, çok kısa bir süre içerisinde Geç Bronz Çağ medeniyetini oluşturan diğer merkezlere ihraç edimiştir. Bu merkezler içinde en önemlisi Mısır'dır. Her ne kadar Mısır cam endüstrisini faaliyete geçiren ilk güç dışarıdan gelmişse de, yerli zanaatkârlar kısa bir süre içerisinde kendilerine özgü cam eşya tiplerini geliştrimişlerdir. Bu endüstri tam olgunluğa MÖ 14. yüzyılın ilk yarısında firavun III. Amenhotep'in himayesinde erişmiştir. Bu döneme ait arkeolojik bulgular geniş ölçekli bir üretime, yüksek bir teknolojiye ve yerleşik atölyelere sahip olduğunu göstermektedir. Mısırlılar ağır ve korkusuz bir madde olarak camın doğal özelliklerinin tamamen farkındaydılar. Bu nedenle çoğunlukla yassı şişeler, sürahiler, amphoriskoslar, kavanozlar ve rastık koymaya yarayan tüpler gibi küçük ve kapalı kaplar ürtemişlerdir. Tüm bu kaplarda, Mısır'ın seramik, fayans ve sert çömlek kaplarının geleneksel formları örnek alınmıştır. Bu kaplar kokulu yağların, vücut merhemlerinin ve kıymetli tütsülerin korunması amacıyla kullanıldığı gibi, kozmetik ve ilaç muhafazası gibi gündelik amaçlarla da kullanılmışlardır. Mısır cam endüstrisi kaplara ek olarak, mobilya, cenaze eşyaları, kutsal yerler ve büyük mimari birimlerin dekorasyonu amacıyla, çoğunlukla opak renklerde olmak üzere kakmalar ve çeşitli cam nesneler üretmiştir.

Geç Bronz Çağ boyunca Doğu Akdeniz'in diğer bölgelerinde gerçekleştirilmiş olan cam eşya üretimiyle ilgili kanıtlardan henüz kesin bir sonuç çıkarılamamıştır. Suriyeliler ve Kıbrıslılar, Mısır'da üretilmiş olan eşya tiplerine çok benzeyen eşyalar üretmemiş olsalar bile, ham camın üretiminde ve külçe cam ve bitirilmiş eşya ticaretinde aktif bir rol oynadıkları tahmin edilmektedir.
Diğer taraftan Miken Döneminde Yunanlıların, başlıca ürünü kalıpta şekillendirilmiş aplikeler olan, yerli bir cam endüstrisine sapih oldukları kesindir.

Demir Çağı:
MÖ 11. yüzyılda Akdeniz'in doğu ve Asya'nın batı bölgeleri karanlık bir dönemin etkisi altına girmiştir. Bu dönemde, ulaşılmış olan medeniyet seviyesinde ve refahda çok önemli bir düşüş gözlenmiştir. Bunun sonucu olarak ticarette gözlenen düşüş cam endüstrisini de oldukça etkilemiştir. Geç Bronz Çğ'ın önemli İmparatorluklarının yıkılmasından sonra, hem Mezopotamya'daki hem de Mısır'daki cam üretimlerinde uzun bir duraklama olmuştur. Elimizde Erken Demir Çağ'da cam üretimini kanıtlayan kesin kanıtlar bulunmamaktadır. Arkeolojik kayıtlardan tamamiyle silinmemiş olmakla birlikte, MÖ 12. ve 8. yüzyıllar arasında cama oldukça seyrek rastlanılmaktadır. Fakat bu hiçbir zaman camın bu dönemde bilinmediği anlamına gelmemektedir. Hem çivi yazısı ile yazılmış Orta Babil Dönemi tabletlerinde, hem de Asur Niniveh tabletlerinde konuyla ilgili bilgilere rastlanılmaktadır. Bu metinlerin, arkeolojik kayıtlarda gözlenen dört asırlık boşluğu doldurduğu varsayılmaktadır. MÖ 9. yüzyıl sonlarında tahrip edilmiş Hasunlu Kalesi'nde bulunan mozaik camdan yapılmış kırık bardakların da gösterdiği gibi, bu dönemde de cam eserler nesilden nesile intikal eden değerli eşyalar olarak saklanmışlardır.

Cam üretiminin yeniden ortaya çıkmasıyla birlikte, birçok değişik formda, değişik amaçlar için ve değişik tekniklerle üretilmiş cam eser ortaya çıkmıştır. Bununla beraber günümüzde Mezopotamya'da veya Batı Asya'nın diğer bölgelerinde kurulmuş cam atölyelerinin varlığını ortaya koyan çok az delil vardır. Nimrud Sarayının kuzeybatısında türkuvaz renkli, opak ve segmental (tepesi düz, tabanı dışbükey olan yuvarlak külçe) bir cam külçesi bulunmuş ve MÖ 7. yüzyıla tarihlendirilmiştir. Fakat, yine Nimrud'da bulunmuş kırmızı, opak cam parçaları büyük olasılıkla Akamenid Dönem'den daha öncesine ait degildir.
Camın ilk defa büyük ölçekte kullanılması Fenike'de MÖ 1. binde fildişinden yapılmış eşyalar üzerinde gerçekleştirilmiştir. Cam, fildişi üzerine kakma yöntemiyle işlenmiş ve dekoratif amaçlarla kullanılmış çeşitli figürlerin ve çiçek desenlerinin detaylarını vurgulayabilmek ve fildişine çok renkli bir görünüm vermek amacıyla kullanılmıştır. MÖ 8. yüzyılın ilk yarısına tarihlendirilmiş olup bu camlar, hem tek renkli, hem de mozaik cam kakmalardan oluşmaktadırlar. Fildişleri üzerine işlenmiş tek renk cam kakmaların fildişi ustaları tarafından mozaik camların ise belli bir beceri ve eğitim gerektirdiği için cam ustaları tarafından üretilmiş oldukları önerilmiştir. Ancak, tek renkli cam kakmalar ile mozaik cam kakmaların Fenikeli ustalarca yöresel imkanlarla mı, yoksa hammadde veya işlenmiş olarak dışarıdan ithal edilmiş camdan mı yapıldıkları henüz kesinlik kazanmamıştır.

Camın fildişi üzerinden kakma olarak kullanılmasından kısa bir süre sonra, cam kapların tekrar üretilmeye başlandığı görülmektedir. Bu yeniden başlama, Mezopotamya'da Geç Bronz Çağ boyunca kullanılmış olan iç kalıplama yönteminin tekrar canlanmasıyla MÖ 8. yüzyılın ikinci yarısında meydana gelmiştir. İç kalıplama yöntemiyle biçimlendirilmiş olan kapların, aşağıda anlatılacak olan kalıplama yöntemiyle ve kesilerek biçimlendirilmiş kaplar değerli olmadığı, bunlara krallığa ait yerleşim birimleriyle ilgili mekanlardan çok, özel mezarlarda rastlanılmasından anlaşılmaktadır. Bu kaplar MÖ 7. yüzyılda İran'a ihraç edilmişlerdir. Susa'da yerel Geç Elam endüstrisi tarafından üretilmiş olan sayısız kap ise, Mezopotamya'da üretilmiş olan kapların gerçek birer kopyasıdır.
İç kalıplama yöntemiyle üretilmiş diğer kaplar ise, Urartu yerleşim birimi Karmir Blur'da ve Suriye ve Filistin'de bulunmuşlardır. İç kalıplama yöntemiyle üretilmiş önemli miktarda alabastronlar ise Rodos'da bulunmuştur. Bu kapların Mezopotamya'da üretilip, daha sonra Rodos'a ihraç edilmiş olmaları mümkün olduğu gibi, Rodos'a göç etmiş Mezopotamyalı ustalar tarafından üretilmiş olmaları da olasıdır. Fakat, her durumda Rodos MÖ 6. yüzyıl ortalarında iç kalıplama yöntemiyle cam kaplar üreten önemli bir merkez haline gelmiştir. Daha sonra bu zanaat Akdeniz ve Karadeniz bölgelerine büyük olasılıkla buradan yayılmıştır.

Şimdiye kadar incelenmiş olan Demir Çağa ait kaplar arasında gerek teknik, gerek dekorasyon ve gerekse gerçek değer açısından en ilginç grubu kalıplama yöntemiyle üretilmiş ve kesilmiş kaplar oluşturmaktadır. Bunlar Bronz Çağ kaplarında hem görünüş, hem teknik açıdan belirgin bir açıdan belirgin bir şekilde ayrılırlar. Bu kaplar kalıplama yöntemiyle ve en çok da balmumundan yapılmış veya balmumu sürülmüş tek parça bir dış kalıba üretilmiş camın dökülmesi anlamına gelen "lost - wax" tekniği ile şekillendirilmişler, daha sonra taş üreticileri tarafından kullanılan, taşlama, kesme delme ve cilalama yöntemleriyle bitirilmişlerdir. Kıymetli metallerden ve taştan yapılmış olan kaplar, hem biçim hem süsleme teknikleri açısından bu eserlere örnek teşkil etmişlerdir. Daha erken dönemlerde yapılmış olan cam eserlerden farklı olarak, Demir Çağ eserleri çoğunlukla renksiz veya açık yeşil, şeffaf cam olmak üzere tek renk olarak çalışılmıştır. Bu dönemde cam üreticilerinin kaya kristali veya yarı değerli diğer şeffaf taşları taklit ettikleri anlaşılmaktadır. MÖ 2. binyılda ustaların dikkatini çekmiş olan lapis veya türkuvaz gibi mat taşlara önem verilmemiştir. Bu dönemde şeffaf cam üretiminin tercih edilmesini, ustaların camın şeffaf ve gözeneksiz olması gibi özel niteliklerini farketmiş olmalarına bağlayabiliriz.

Kalıplama yöntemiyle üretilmiş en önemli ve en kalabalık buluntu grubu Nimrud'da bulunan Asur saraylarından ele geçirilmiştir. Her ne kadar, Nimrud parçalarının büyük bir kısmı MÖ 612 yılında meydana gelmiş tahribatın döküntü tabakasından bulunmuşlarsa da, Sargon Vazosu MÖ 715 yılının, kalıplama yoluyla üretilmiş ve kesilmiş cam kapların başlangıç yılı olarak kabul edilmesi için terminus ante quem sağlamaktadır. Düz kaselere ek olarak, çark ile dekora edilmiş oldukça nadide parçalara da rastlanılmaktadır. Kakma yöntemiyle süslenmiş, boyalı bir kaseye ait iki parça ise, bir başka kaseye kanıt oluşturmaktadır. "Lost - wax" kalıplama yöntemi ile kesme, boyama ve mozaik cam kakma yöntemlerinin birarada kullanıldığı bu iki parça, cam üreticilerinin o dönemde erişmiş oldukları mükemmel ustalık derecesini göstermektedir. Bu parçaların yanı sıra Filistin Megido'da bu derecede de mükemmel işçiliğe sahip olmasalar da, birkaç cam kozmetik paleti bulunmuştur. Bunlar bu bölgede oldukça yaygın olarak kullanılan taş paletlerin ki, bu taş paletlerden yalnız Megido'da 35 adet bulunmuştur, çok yakın benzerleridir. Diğer taraftan MÖ 8. Yüzyıl ile arasında Filistin'de cam üretildiğini gösteren herhangi bir kanıt yoktur. Fakat bu paletlerin yapımında kullanılan cam ile, yukarıda anlatılmış olan kapların yapımında kullanılmış olan cam aynıdır. Bu nedenle, taş ve bazen de fayansdan yapılmış paletler de olduğu gibi, bunların da Fenikeli ustalar tarafından üretildikleri tahmin edilmektedir.

Her ne kadar bu kapların tutarlı bir grup oluşturdukları ve kronolojilerinin de iyi tanımlandığı uzun zamandan beri kabul edilmekteyse de, bu kapların kesin üretim yerleri hakkında ortak bir görüş bulunmamaktadır. Bu endüstrinin Fenike'ye veya Nimrud parçalarında olduğu gibi Asur saraylarında çalışan Fenikeli ustalara arfedilmesi gereklidir. Böylece Fenikeli ustaların Demir Çağ cam üretiminde oynadıkları önemli rol de ortaya konmuş olmaktadır. Çeşitli merkezlerden ve sistemlerden derlenmiş olan Fenike cam sanatı, değişik pazarlar için lüks cam eserler üreten Fenikeli cam ustalarının kabiliyetinde son şeklini almıştır.



Düzenleyen magistratus - 26/ocak 2017/2009 Saat 15:48
Yukarı Dön
Misafir Açılır Kutu Gör
Misafir
Misafir
Simge
  Alıntı Misafir Alıntı  Cevap YazCevapla Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 25/Kasım 2017/2008 Saat 11:39
 Kalıba Baskı Tekniği

Demir Çağı'nda tek renkli yarı şeffaf ve renksiz camların daha çok talep görmesiyle, açık kapların dolayısıyla kaselerin üretilmesinde daha kolay bir teknik bulunmuştur. Bu teknik kalıba baskı tekniğidir . Kalıba baskı tekniğinde döküm iki parçalı kalıpla yapılmıştır. Genelde; ya bir potada eritilmiş cam kalıba dökülerek pres yapılır yada kalıba dökülen toz halindeki cam kalıbın içinde ısıtılırarak kalıbın formunu alması sağlanırdı . Bu teknikle yapılan bazı kaselerin çarkta kesme yivleredede sahip olduğu ve çarkta parlatıldığı belirlenmiştir. Cam kaselerde, çarkta kesme teknolojisi her zaman önemli bir rol oynamıştır. Dönen kesme çark Mısır da Yeni krallık döneminden itibaren bilinmekteydi. Elle ya da ayakla çevrilen çarka bir mil monte edilmiş ve bu mil ucuna da çok sert bir taş olan corundum konulmuştur. Çark çevrildiğinde mil hareket ederek cam üzerine kesme yapılmaktaydı. Ayrıca kesme sırasında oluşan cam tozu perdah ve cila için kullanılırdı. Cam kaseler üzerine bu tarz süslemeler yapanlar ilk önce yapacağı kesme bezemenin bir taslağını oluşturuyorlar daha sonrada bu taslağa uyarak cama kesme bezeme yapyorlardı
Yukarı Dön
Misafir Açılır Kutu Gör
Misafir
Misafir
Simge
  Alıntı Misafir Alıntı  Cevap YazCevapla Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 25/Kasım 2017/2008 Saat 11:43

Bükme Tekniği

Bu teknik metal kalıba döküm tekniğini anımsatsa da, Hellenistik dönemde ve Augustus döneminde oldukça yaygın bir şekilde uygulanan en önemli tekniklerden birisidir. Tekniğin uygulanmasında; ilk etapta istenilen cam formunun boyutlarında dairesel bir parça oluşturulur (cam hamuru sıcakken üzerine düzenli aralıklara sahip kalıpla basılarak bu sıkıştırma ile dışa çıkık düzenli kaburgalar yapılır). Bu dairesel parça tam soğutulmadan, istenilen formun biçimini alana kadar yarı dairesel şekilde düzleme oturtulmuş bir kalıbın üsttüne konularak bu kalıbın şeklini alana kadar bir veya daha fazla eğilir. Soğuduktan hemen sonra cam kasenin iç kısmının çarkta parlatılmaya ihtiyacı vardır. Dış kısmı ise daha önce ateşe tutulduğundan pürüzsüzdür
dededede


Düzenleyen dalamper - 25/Kasım 2017/2008 Saat 11:45
Yukarı Dön
 Cevap Yaz Cevap Yaz

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums® version 9.50
Powered by Web Wiz Forums Free Express Edition
Copyright ©2001-2008 Web Wiz

Bu Sayfa 0,109 Saniyede Yüklendi.