Giriş Sayfası Forum Anasayfası Forum Anasayfası <>5Tarihî Süreçte; <>5Mezar Çeşitleri - Yüzey Araştırmaları - İlgili Haberler <>5Muhtelif Haberler...
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar
  SSS SSS  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

Pirî Reis Haritası'nın Sırrı ?

 Cevap Yaz Cevap Yaz
Yazar
Mesaj
  Konu Arama Konu Arama  Konu Seçenekleri Konu Seçenekleri
tekniker23 Açılır Kutu Gör
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Simge

Kayıt Tarihi: 19/Eylül 2017/2008
Son Giriş: 22/Ekim 2017/2009
Konum: ELAZIĞ
Durum:
Gönderilenler: 11
  Alıntı tekniker23 Alıntı  Cevap YazCevapla Mesajın Direkt Linki Konu: Pirî Reis Haritası'nın Sırrı ?
    Gönderim Zamanı: 27/ocak 2017/2009 Saat 17:00

dedeOsmanlı İmparatorluğu'nun yıkılışının ardından genç Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm kurumları yenilenmekte, her yer didik didik edilmektedir. Cumhuriyetin ilânının üstünden sadece altı yıl geçmiştir. İstanbul'un Sarayburnu denilen en güzel yerinde kurulan Osmanlı Padişahları'na ait Topkapı Sarayı binaları da düzenlenmektedir. Milli Müzeler Müdürü Halil Ethem Eldem, Topkapı Sarayı'nda (Harem Dairesi'nde, bir rivayete göre de depolarda) coğrafya ilminin o zamana kadar tanımadığı bir harita bulur. Bulunan harita yüzyıllar önce çizilen bir dünya haritasıdır (1929)...’ Atatürk'ün manevi kızı Afet İnan, Piri Reis'in görenleri şaşırtan, çok hassas çizimlerinin yer aldığı dünya haritasının asırlar sonra gün yüzüne çıkışını bu sözlerle anlatır.

Amerika'yı gösteren en eski haritanın bulunduğu haberini alan Mustafa Kemal Atatürk, onu Ankara'ya getirterek bizzat kendisi inceler. Sonra haritanın çoğaltılarak üzerinde ilmî incelemeler yapılmasını emreder. Topkapı Sarayı'ndan çıkan bu harita daha sonra Afet İnan'ın da kurucuları arasında yer alacağı Türk Tarih Kurumu bilim heyetlerince tetkik edilir. İnan, Cenevre Üniversitesi'nde okurken haritayı ilk kez Batılı bilim adamlarının dikkatini çekecek şekilde tartışmaya açar.

Haritanın bir kopyası 1953'te incelenmek üzere ABD'ye gönderilir. Antik haritalar uzmanı M.I Walter ile Arlington H. Mallery'nin incelemelerinde sonuç şaşırtıcıdır. Asırlar önce ceylan derisine çizilmiş haritada 'izdüşüm yöntemi' kullanılmıştır. Bir küre üzerine konulduğunda haritanın günümüzdekilerle birebir aynı olduğu tespit edilir. Mallery'e göre çizim için havadan ölçüm yapılması gerekmektedir. Peki, 500 yıl önce kim yeryüzünü haritalamak için bir uçak kullanmış olabilir ki?

Sorunun cevabı Piri Reis'in Kitab-ı Bahriye'sinde saklıdır: "Çünki bildün pusulanun halini/ Dinle hartının (harita) dahi ahvalini/ Hartıyı hem pusulayı bil sahih/ Ta Süleymanu'n-nebi itdi tashih..." Piri Reis, Der Beyan-ı Hartı başlığıyla eserinin birinci cildindeki yazılarında haritanın çizilişini anlatmaktadır. Pusuladan, Hz. Süleyman'ın haritayı düzeltip doğruladığından, hayvanların ilmiyle tasdik ettiğinden ve deniz ilminin onun emrinde olduğundan bahseder. Harita 500 yıl öncesinin bilim ve teknoloji imkânlarına sığmayacak kadar hatasızdır. Üstelik Piri Reis Amerika kıtasını görmeden çizmiş, bitki ve hayvan figürleri, rüzgâr yönlerini de içine alan detayları aktarmıştır.

Orijinal baskılı Kitab-ı Bahriye'yi yedi yıl önce İstanbul Sahaflar Çarşısı'ndan temin eden araştırmacı-yazar Metin Soylu, Piri Reis'in harita ve kitabının sırlarını hâlâ koruduğuna inanıyor. Soylu'ya göre Gelibolu'da dünyaya gelen ve ömrünü 14 yaşından itibaren denizcilik yaparak geçiren Kaptan-ı Derya, sırlarının büyük çoğunu yine bu yarımadada bıraktı. Hatta Akdeniz ve Hint Denizi seferlerinden sonra elde ettiği kalyonlara sığmayacak hazineleri de şimdi bulunmayı bekliyor. Üstelik bunların farkında olanlar, Piri Reis'in ayak izlerinin kaldığı kalelerde cirit atıyor.

HAZİNE VE HARİTALAR KALE MAHZENLERİNDE Mİ?

Dünyanın en kıymetli altın yüküne sahip tarihî Truva hazineleri 1873'te Çanakkale'den Alman arkeolog Heinrich Schliemann tarafından kaçırılmıştı. Maddî değeri milyar dolarla ifade edilen hazine, savaş borcu olarak İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Rusya'ya verildi. Hazine bir daha geri dönmedi, diplomatik talepler hep geri çevrildi. Şimdi onlar Moskova'daki bir müzede sergileniyor.

Metin Soylu aynı beldede bir başka hazine savaşının yaşandığına dikkat çekiyor. Ona göre, Çanakkale, Kaptan-ı Derya'nın hazinesini de sakladığı yer. Kitab-ı Bahriye'sini yonca yaprağı şeklindeki Kilitbahir Kalesi'nde yazan Piri Reis, elde ettiği ganimetleri bu kalenin altına ya da mahzenlerine sakladı. Aynı mahzenler sadece bir parçası bulunan Piri Reis haritasının diğer parçalarını ya da müsveddelerini de barındırıyor.

Temmuz 2005'te Piri Reis Haritası'nın Şifresi adlı kitabı yayımlanan Soylu'nun hazine iddialarının arkasında ilginç bir hikâye var. Kitabı basıldıktan sonra yapımcı bir firmayla anlaşan genç yazar, soluğu Çanakkale'de alır. Niyeti Piri Reis'in haritayı çizdiği, kitabını yazdığı Kilitbahir ve Sultanbahir (Çimenli) kalelerini görüntülemek, belgesel nitelikli incelemeler yapmaktır. Bir tesadüf eseri eski Eceabat Kaymakamı Yaşar Karadeniz'le tanışır. Kalede çekim izni ister. Kaymakamın verdiği kaleyle ilgili bir restorasyon ihalesi olacağı bilgisi ve davetiyle bir hafta sonra Eceabat'ta gerçekleştirilen bu ihaleye tanık olur. Nik İnşaat isimli bir firma, Kilitbahir Kalesi ve Namazgâh Tabyaları'nın restorasyonuna talip olmuştur. Restorasyon sunumlarında kalede kazı yapılacağını öğrenen Soylu çok şaşırır. Tarihî kalenin iç kulesinin neden kazılmak istendiğine bir türlü anlam veremez ve oracıkta itiraz eder: "Vali, ihaleye katılan şirket yetkilileri ve gazeteciler vardı. Bir anda bütün kameralar bana döndü. Ben de Piri Reis'in haritasını bu kalede çizdiğini, kitabını burada yazdığını anlattım. Müsveddeleri, hatta hazinelerinin kalenin altındaki mahzenlerde ve odalarda gizli olduğunu söyledim. Onlar kalenin iç kulesi altına 3 boyutlu müze yapacaklarmış. Kalenin kazılmasının mantıksız olduğunu, yapılacaksa bunun polis ve jandarmanın denetimi altında gerçekleştirilmesi gerektiğini söyledim. Sonra oradan zorla çıkarıldım. Kimilerine göre meczup durumuna düşürülmüştüm..."

KİLİTBAHİR NEDEN KAZILMAK İSTENDİ?

O günden sonra Soylu'nun merakı bir kat daha artar. Kitab-ı Bahriye ve Piri Reis haritasını tekrar gözden geçirir. Bölgede yaptığı araştırmaları bilim adamları ve devletin üst düzey yöneticileriyle paylaşır. Restorasyon hikâyesi hiç de göründüğü kadar masum değildir. Üstelik Kaptan-ı Derya, Kanuni Sultan Süleyman'a takdim ettiği Kitab-ı Bahriye'sinin 4. cildinin 1783'üncü sayfasında hazinelerinden de söz etmektedir: "Denizin bütün durumu açık olmuş/ Hiçbir yeri kalbinde gizli kalmamış/ Dileğim tamamını açıklayasın/ Onunla kıyamete kadar anılasın/ Düzenle bu kitabı güzelce tam/ Bulsun çok yarar kim olsa okuyan/ Ve hem bu kitap çok gerektir/ Hazinelerin de bulunması gerekir."

SON SEFERİNDE ÜÇ GEMİ HAZİNESİ VARDI

Soylu, yazılı delillerle sınırlı kalmaz. Tekrar kalenin yolunu tutar. Kitabında bile yazmadığı sırrını Aksiyon'a anlatan Soylu, hazine ve şahsî eşyaların bulunduğuna inandığı Kilitbahir Kalesi iç kule etrafı ve içinde bir pusulayla bazı denemeler yapar. Pusula iç kule mevkiine yaklaştığında ibrenin ve mıknatısın dengesi ortadan kalkmaktadır. Pusula ibreleri ancak altlarında ya da yakınlarında yoğun metal bulunduğu hallerde devre dışı kalmaktadır. Tabii bu da delil olarak yetmez. İlgili şirketin internet kayıtlarından daha çok uzaydan görüntüleme, maden arama konularında uzman olması soru işaretlerini artırır. Çünkü Avustralya devlet nişanı alan şirketin ana ihtisas alanı uydu görüntüleme sistemleri ve maden aramadır.

Peki, gerçekten Piri Reis'in hazineleri var mıydı? Tarihî kayıtlar Piri Reis'in 1553 Hürmüz Seferi dönüşünden yaklaşık bir yıl sonra Mısır'da (iftira ve haksızlıkla) kellesinin uçurulduğunu yazıyor. Barbaros Hayrettin Paşa Akdeniz Kaptan-ı Deryası iken Piri Reis de Hint Kaptan-ı Deryası olarak görevlendirilir. Tabii Hint Kaptan-ı Deryası’nın son seferinde üç gemi ganimetinin bulunduğu da kayıt altında. Soylu'nun iddiasına göre Piri Reis idamından önceki bir yıllık süreçte hazinelerini de adeta 'ofis' olarak kullandığı Kilitbahir'e getirdi. Üstelik o, amcası Kemal Reis'le birlikte denizlere açıldığı ilk günden beri ganimet ve hazinelerle birlikte büyümüştü. Osmanlı Devleti'nin donanma komutanlığına davet aldığında, 'ganimetlerin kendisine, toprak ve vilayet yönetimlerinin Devlet-i Aliye'ye bağlanacağı' meyanında anlaşma yaptığı da biliniyordu. Soylu'nun ifadesiyle Piri Reis'in sırları da, hazineleri de Çanakkale'de saklı: "Bahriye kitabı orijinali 2 bin sayfa ve 4 ciltten oluşuyor. Hem dünya haritası, hem de kitabın yazımı Piri Reis'in bu iki kalede uzun süre kalmasını gerektirmiştir. Araç gereç, gözlem odası, eşya ve eserleri hep bu merkezdeydi. Burası Piri Reis'in kara kutusuydu. Büyük servetlere sahip Kaptan-ı Derya'nın miras bırakacağı vârisi de yoktu."

HARİTADA SAHTEKÂRLIK MI YAPILDI?

Bütün bunları delil olarak gösteren Soylu'nun bir de uyarısı var: "Kilitbahir gibi önemli bir yerde yapılan restorasyon bu yüzden başı boş bırakılamaz. Denetim altında yapılmalı, hazineler, harita ve kitap müsveddeleri bulunmalı. İkinci bir Truva hazineleri olayı yaşanmamalı." Araştırma ve iddialarını Kültür ve Turizm Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Harita Genel Komutanlığı, Türk Tarih Kurumu, Çanakkale Valiliği ve Eceabat Kaymakamlığı ile de paylaşmış. Kültür Bakanlığı iddialar üzerine bir yazıyla Çanakkale Valiliği'ni uyarmış.

Eceabat'taki yetkililerin verdiği bilgiye göre, restorasyonun kaleyle ilgili olan kısmı bitti. Ancak Namazgâh tabyalarındaki çalışmalar sürüyor. Bu bölgede şarapnel, mermi, top gibi harp malzemeleri bulunmuş. Ancak bunlar bugüne kadar kamuoyuna gösterilmedi. Çanakkale İl Turizm Müdürlüğü yetkilileri Kilitbahir Kalesi'ndeki restorasyonun geçen sene başladığını, ancak ödenek yetersizliği nedeniyle istenen seviyeye gelmeden bitirildiğini söylüyor. Kazı yapılıp yapılmadığı, hazine iddiaları ise "gülünüp geçilecek kadar komik" bulunuyor. Nik İnşaat'ın bölgedeki restorasyonla ilgili sadece proje çizimi yaptığını belirten bir yetkili, Delta İnşaat ile yapılan restorasyon ve tabya onarım-arama işlerinin sürdüğünü ifade ediyor.

Hazinelerinin yanında tartışmaları süren konulardan biri de Piri Reis'in haritası. Amerika'nın kaşifi olarak bilinen Kristof Kolomb ile seyyah Toscanalli'nin haritalarının Piri Reis Haritası'yla aynı devirlerde yapılmış olması yıllardır gündemde. Batılı bilim çevreleri ile bir kısım Türk aydınları Piri Reis'i 'hırsız ve sahtekâr' noktasına getirecek derecede iftiraya varan yorumlar yapmıştı. Araştırmalarında delil olarak Piri Reis'in eserlerini temel alan genç araştırmacı Metin Soylu, ünlü Hattat Fuat Başar'ın bilirkişi raporuyla bir başka tarihî gerçeğe daha ışık tutuyor. Başar'ın, Metin Soylu'nun talebiyle Piri Reis Haritası ve Kitab-ı Bahriye üstünde yaptığı incelemeler bu tartışmalara yeni bir boyut kattı. Başar, öncelikle denizcilik kitabı ile haritadaki yazıların aynı elden 'Talik Kırması' şeklinde yazıldığını tespit etti. Eserler aynı kalemden çıkmıştı. Ancak çok önemli bir ayrıntı tarihin tozlu rafları arasında bugüne kadar gizli kalmıştı. O da haritaya ün veren Amerika kıtasının yanı başındaydı.

Haritanın Güney Amerika'yı gösteren kısmından başlayan metinlerde kullanılan Osmanlıca yazı karakteri ile haritanın diğer kısımları ve denizcilik kitabındaki yazılar uyumlu değildi. Haritanın solundaki bir bölüm güzel yazı üstatlarının 'Nesih Kırması' adını verdikleri hatla yazılmıştı. Yani haritaya ikinci bir el değmiş, tahrifat yapılmış ya da yazılar sonradan eklenmişti. Fuat Başar bilirkişi raporuna bu tespitlerini aynen yansıtır: "Kitab-ı Bahriye adlı eserin sayfaları ve ciltleri arasında çapraz kıyaslamalar yaptım. Tüm Osmanlıca yazılar aynı kalemden çıkmıştır. Ve yazılar Talik Kırması'dır. Yine Piri Reis'in 1513 tarihli haritasındaki yazılar da Talik Kırması'dır. Her iki eser de aynı kalemden çıkmıştır. Ancak haritada Güney Amerika hattı üstündeki bir kısım yazılar Nesih Kırması'dır. Harflerin uzantı ve çıkıntıları bile farklıdır. Bir hattatın anlayabileceği bu fark haritanın tahrif edildiğine ya da haritaya ekleme yapıldığına işarettir."

Peki, neden haritanın sol tarafındaki yazılar farklıdır? Yazıların içeriği nedir? Hattat Başar ve Soylu'yu şaşırtan da burası olur. Çünkü farklı üslupla yazılan kısım, Avrupa denizcilerini öne çıkaran, Kristof Kolomb'u anlatan övgü ifadeleriyle dolu. Topkapı'daki orijinal harita üstünde de inceleme yapmak istediğini söyleyen Fuat Başar, ekleme olduğunu söylediği yazının bir telaş havasında kaleme alındığına dikkat çekiyor.

Başar, Kitab-ı Bahriye'nin içeriğindeki 'hazine' meselesiyle ilgili de ilginç değerlendirmeler yapıyor: "Hazine konusunda iki ihtimal var. Bir kitapta deniz ve harita ilmine atıf yapılmış. Hazineden kasıt ilim olabilir. İkincisi ise mecaz sanatıyla gerçekten kendi hazinesini anlatmış olabilir. Her iki ihtimal de var. Üslubun rahatlığı ve dil bunu veriyor. Ganimet ve taltiflerle dolu bir ömürden sonra mirası olmayan hazine ve birikimlerin bir adresi de Kilitbahir olabilir."

Başar'ın Ocak 2006'da yaptığı bu tespitler Soylu'ya yeni bir kapı daha açar. Harita üstündeki yazı farklarını ortaya çıkarmak için Kitab-ı Bahriye'yi kriminal incelemeye sokmaya karar verir. Emniyet Genel Müdürü Gökhan Aydıner'in izni ile İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı'nda yapılan incelemeler istenen sonucu vermez. Çünkü grafolojik incelemelerin belgenin aslı üzerinden yapılması gerekmektedir. Ekspertiz raporunda da Piri Reis haritasının Topkapı Sarayı Müzesi'ndeki orijinali üzerinden tetkik yapılması halinde tahrifat ya da farkların ortaya konabileceği belirtilir. Soylu, aynı talebi Milli Savunma Bakanlığı Harita Genel Komutanlığı'na da iletir. Eserlerin orijinali üstünden, Osmanlıca bilen hattat personelce yapılması gerektiği belirtilen cevabî yazıda, Harita Genel Komutanlığı kadrosunda 'bu vasıfta uzman personel' olmadığı için çalışmanın yapılamayacağı iletilir.

Haritadaki değişiklik ve tahrifatla ilgili Hattat Başar ve Soylu'nun iki tahmini var. Biri haritanın 1929'da ortaya çıkarılmasında Alman Prof. Kahle'nin de katıldığı Cumhuriyet dönemi ilk incelemeleri sırasında değişiklik-ekleme yapılmış olabilir. Diğer ihtimale göre ise Kanuni Sultan Süleyman devrinde Hürrem Sultan'ın da dâhil olduğu, haritanın ilk hediye edildiği dönemde bu değişiklikler yapılmıştır.

Bütün bu iddialar tartışmalara konu Çanakkale ve Eceabat'ta da yankı buluyor. Çanakkale Turizm ve Tanıtma Derneği Başkanı Ahmet Kaşıkçı, kalenin eklenti ve çevresinde kazı yapıldığını ancak hazine arandığı yorumlarının çok iddialı olduğunu söylüyor. Piri Reis'in haritasını Kilitbahir'de çizmesi nedeniyle bulunabilecek müsvedde ve kişisel eşyaların ise, daha önce salname, ruzname ve Sicil-i Osmaniyelerin naklinin yapıldığı dönemde Konya ya da İstanbul'a götürülmüş olabileceğine dikkat çekiyor.

Piri Reis Denizcilik ve Deniz Kaynaklarını Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı Başkanı Prof. Dr. Erol Dizdar ise, araştırmaların objektif olması için hem harita hem denizcilik kitabı üstünde hassas bir çalışma yapılmasını öneriyor. Topkapı Müzesi'ndeki harita üzerinde inceleme yapılmadan değişiklik ya da müdahale yapıldığının tespit edilemeyeceğini vurguluyor.

TURGUT ÖZAL, HARİTA VE KİTAB-I BAHRİYE'Yİ
AMERİKAN BAŞKANI BUSH'A HEDİYE ETMİŞ

Mayıs ayı içinde doğum yeri Gelibolu'da kendi adını taşıyan bir ulusal konferans düzenlenecek olan Piri Reis'in haritası ve Kitab-ı Bahriye isimli denizcilik kitabı aslında bundan 18 yıl önce merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından da dikkatle incelenmiş. Sonra Osmanlıca-Türkçe-İngilizce çeviri yapabilecek bir isim olduğu için Dr. Vahit Çabuk'a Kitab-ı Bahriye'nin çevrilip yeniden basılması talimatı (1987-88) vermiş. Denizcilik kitabını önce Osmanlıca okunuşu, sonra Türkçe anlamı ve İngilizce'siyle birlikte tamamlayan Çabuk'un ortaya çıkardığı eser, haritayla birlikte ABD eski Başkanı baba George Bush'a Özal tarafından hediye edilmiş. Dönemin diplomatlarının tabiriyle Özal, ABD'ye 'Bizim kıta demeye' getirmiş.

Özal'ın tavrı aslında bugünün siyasetçileri ve araştırmacılarına da ışık tutuyor. Bir taraftan tartışmalar sürse de, Piri Reis'in haritasının gerçek bir hazine olduğu apaçık ortada.

PİRİ REİS KİMDİR?

Asıl adı Muhiddin Piri'dir. Karamanlı Hacı Ali Mehmed'in oğlu Osmanlı'nın nam salmış denizcilerinden Kemal Reis'in yeğeniydi. Kaptan-ı Deryalık yapan, Kitab-ı Bahriye'sinde Ege ve Akdeniz'e ilişkin eşsiz bilgiler veren Piri Reis, 80'li yaşlarında Hürmüz Adası halkının malını yağmaya sebebiyet vermek ve askerlerini Basra'da bırakmak suçlamasıyla Mısır'da idama mahkum edildi. Çizdiği kusursuz Amerika haritası yıllardır tartışılıyor.

PİRİ REİS HARİTASI'NIN DÜNYAYA SUNDUĞU YENİLİKLER

Harita adeta mucizelerle dolu. 1800'lerde keşfedilen Antarktika kıtası 1513'te zirveleri ve sıradağları bile şaşılmayacak şekilde çizilmiştir.

Arjantin'le başlayan Güney Amerika kıtasının Antarktika'nın bir uzantısı olduğu ortaya konulmuştur.

Arjantin uzaydan bakıldığında 47 derece sağa kıvrık gözükür. Piri Reis bugün bile haritalarda dik olarak (yanlış) çizilen Arjantin'i bu açıyla birebir çizmiştir.

Cebelitarık Boğazı adeta uzaydan görülür gibi verilmiştir.

Harita 22,.5 derece eğim verilerek çizilmiştir. Dünyanın jeoid (sonsuzgen) ya da geoid (yuvarlak) olmadığını 16 parçalı haritasıyla ispatlamıştır. NASA'nın yayınladığı son dünya fotoğrafları da yerkürenin 16 genliğine atıf yapmıştır.

Atlas Okyanusu'ndaki adaların çoğu isabetle doğru şekilde çizilmiş, yıldız koordinatları işlenmiştir.

Okyanus rüzgârları bugünkü ana hava akımlarıyla örtüşür şekilde haritaya işlenmiştir. Rüzgâr alınan yönler bile gemi maketleriyle şekillendirilmiştir.

İlk kez haritada hayvan, bitki figürleri kullanılmış. O coğrafyaların özellikleri belirtilmiştir. Soylu, bu figürlerin Süleyman Peygamberin işaretçileri olduğuna inanıyor.

 
********************************************************
 
PİRİ REİS BİR GÖKBİLİMCİMİYDİ ?


Ünlü Türk amirali Piri Reis'in 16. yüzyılda yaptığı haritaların sırn hâlâ çözülemedi. Çünkü, coğrafya bilimi ile böyle haritalar ancak 20. yüzyılda, gökyüzünden çekilen fotoğraflarla çizildi.

Piri Reis'in ünlü haritasının çiziliş tarihi 1513. O asırda uçak yok! Fotoğraf çeken uydu yok! Dünyanın her yanı dolaşılmış ve ölçülmüş değil! O zaman Piri Reis bu haritayı nasıl yaptı? Birtakım kaynaklardan yararlandıysa, bunlar şimdi nerede?..
Bütün dünyada bu soruların cevaplarını arayanlar hayli çok... Ama hâlâ büyük çoğunluk, dünya haritasının ilk kez 20. yüzyılda çizildiğini kabul ediyor...

Piri Reis'in ele geçen haritalarının en çok tanınan parçası. Sol Üstte, Antlller, altta Güney Amerika'dan bir bölüm, sağda Afrika'nın batısı ve iberik yarımadası görünüyor (en üstde)
Piri Reis'in haritalarında geçen ünlü "Rüzgârgülü" motifi (üstte)

Haritaları yapan ünlü Türk denizcisi ve amirali Piri Reis'ti. Fakat onun aşadığı dönemde böyle haritaların çizilmesi imkânsızdı. Müzeler Müdürü, durumu derhal Ankara'ya haber verdi.

Piri Reis - "Gizemli Harita"

Atatürk devreye giriyor
Atatürk, haritaları inceledi. Daha sonraki yıllarda kayıp kıta Mu'nun sırrı ile nasıl ilgilenecekse, hu esrarengiz haritaların da üzerine gitti, ilaha sonra onun direktifi ve yönlendirmesi ile hu haritalar çoğaltılarak yayınlandı.
Olayın yakın tanıklarından Prof. Afet İnan, hu konuda şunları söylüyor:
"Ben haritaları ilk defa Çankaya'da Atatürk'le beraber gördüm. Ceylan dericine büyük bir dikkatle çizilmişlerdi. Üzerlerinde yazılar ve renkli resimler vardı...
1935 yılında. Tarih kurumu, haritalardan birini tanıtıcı hir broşürle birlikte bastı, cenova Üniversitesi' ndeyken ilk Amerika haritalarını incelemiştim. cenova Coğrafya Kunımu'na Piri Reisin haritasının bir kopyasını verdim. Olay çok ilgi çekti. I937 yılında çeşitli ülkelerin gazetelerinde yayınlandı. Fakat o gün bugündür hu haritanın esrarı çözülememiştir..."
Piri Reis kimdir?
Piri Reis, en ünlü Türk denizcilerinden biri dir. Konya'nın Karaman kazasında dünyaya geldi. Yine ünlü bir Türk denizcisi Kemal Reis'in yeğeniydi.
1526'da Kanuni'nin emriyle bir atlas hazırladı. Ardından da ünlü eseri Kitabı Bahriye'yi yazdı. Bu kitapta, Osmanlıların gemicilik, denizcilik ve coğrafya alanındaki üstünlüklerini anlattı. Onun denizciliği iyi bildiğini bu eserden anlıyoruz.
Fakat, bilgisi ne kadar çok olursa olsun, sırf kendi bilgisine dayanarak, böyle haritalar çizmesine imkân yoktur. İşin içinde mutlaka başka bir iş olması gerekiyor...

ilk haritası
Piri Reis'in haritaları aslında birden fazla, Biz, daha çok onun 1513 yılında yaptığı ilk harita üzerinde duruyoruz.
Bu haritada Orta Amerika'yı, Güney Amerika'yı, Afrika kıyılarını ve Avrupa kıyılarının bazı yerlerini görüyoruz. Ortada Atlas Okyanusu var.

Hayvan resimleri
Haritanın kuzeyinde ve güneyinde 32'şeruçlu birer rüzgârgülü var. 95'e 65 cm büyüklüğünde. Aynca haritanın üzerinde renkli resimler görülüyor.
Örneğin, Afrika'ya fil ve ayrıca devekuşu resimleri çizilmiş. Güney Amerika'da ise, lama ve puma resimleri var. Acaba Piri Reis, oralarda bu hayvan turlerinin yaşadığını nereden biliyordu?..


Mavi çizgi Piri Reis'in haritalarından birinde kıtaların sahillerini gösteriyor. Kesik siyah çizgiler de gUnUmUz modern harltalanndakl çizgiyi gösteriyor. Afrika ve Güney Amerika'daki benzerlik çok şaşırtıcı bulunuyor (üstte)

ikinci harita
İkinci haritadaysa, Atlas Okyanusu'nun kuzeyi, Kuzey ve Orta Amerika'nın kıyıları görülüyor. Aynca, dört adet rüzgârgülü var. Mil ölçüleri verilmiş, bu ölçüler elliyle on mil arasında değişiyor. Kuzeyde Grönland görülüyor. Bundan başka Terre Neuve kıyılan ve aynen bugünkü gibi görülen Florida yarımadası var.
Honduras, Yukatan yarımadaları, Bahama ve Antil takımadaları, Küba ve Haiti adaları, yerinde ve doğru olarak çizilmişler. Ölçüler doğru, yerler doğru, şekiller doğru, 11 derecelik bir pusula kaymasından başka her şey doğru. Doğruların bu kadar çok olması, insanın şüphesini biraz daha artırıyor.

Amerikalı uzmanlar araştırıyor
Piri Reis haritalarına ilk ilgiyi Mallery ve Walters adlarında Amerikalı iki harita uzmanı gösterdiler. 3 yıllık bir çalışmadan sonra, bir rapor yazdılar.
Bu rapordan yola çıkan Danııy Linehan adlı Amerikan Deniz Kuvvetleri Haritacılık Uzmanı, özellikle Kanada'da çizilmiş bir göl ve dağ detaylarının tamamen gerçek olduğunu belirtti. Aynı konuda 1956'da Georgetown Üniversitesi bir oturum düzenledi.
Ünlü Jeofizikçi ve Öğretim Üyesi Prof. C. H. Hapgood ve Matematikçi R. W. Strachan da haritayla ilgilendiler. Hapgood, haritalarin çok eski ve yaşı saptanamayan haritalardan kopya edildiğini ileri sürdü.


Uydudan çekilmiş fotoğraflar gibi
Piri Reis'in haritaları, uydulardan çekilmiş fotoğraflarla karşılaştırıldı. Birçok noktada aynen uyum vardı.
Yine, Hapgood'a göre eski haritalar, çok daha eski haritalardan alınmıştır, onlar da daha eskilerinden. Peki, ilki ve tam olanları ne zaman yapılmıştır?..
Bazıları, en eski haritaların 200-300 bin yıl önce yaşamış dev bir uygarlık tarafından yapıldığını ileri sürüyor. Bazıları ise, haritaları uzaylıların yaptığına inanıyor. Konuya mistik yönden yaklaşarak, Piri Reis'in ruhsal bedeninin uzaya yükselip, dünyayı gördüğünü ve çizdiğini iddia edenler de var...

Atlantis'ten kalanlar
Avusturyalı bir araştırmacı olan Robyn Collins, Piri Reis'in haritasında şimdi olmayan bir adanın çizilmiş olduğunu beliriiyor. Ona göre Brezilya ile Afrika arasında yer alan bu ada, kayıp kıta Atlantis'ten kalan Daitya adaşıdır.
Ama, haritada Atlantis'in kendisi yok; demek ki, Piri Reis'in ana kaynağında da yoktu. Yani batmıştı. Böylece Atlantis'in azar azar, bölüm bölüm battığı iddiası doğrulanıyor.
Zaten Yunan filozofu Eflatun'un da "Cristias" adlı eserinde Atlantis'ten Poseidonus adlı kara parçasının kaldığını anlatır. Bugünkü Antil takımadalarıysa, birçok kimse tarafından Atlantis'ten kalan adalar olarak kabul edilir.
Gerek Aristo, gerekse Heredot, Antiller'den söz etmektedirler.
Çok sayıda tarihçiye göreKristof Kolomb, eline geçen antik kitaplardan, batıda yer alan çok zengin bir kıtanın varlığını öğrendi.

Yani bilmediği Amerika'yı değil, efsanevi Atlantis'i aradı. Kolomb, adamlarına "Sürekli batıya" diyordu; çünkü, tüm antik kaynaklar Atlantis'i batıda gösteriyordu.

Piri Reis ya bir gökbilimci, ya da falcı...
Ünlü Fransız Yazar Jacques Bergier, "Dünya'nın Sırlan" adlı kitabında. Piri Reis haritalarının apayrı bir yönünü işaret ediyor.
Haritada Antartika'nın olduğu yerde, şimdi Queen Maud Land denen bölgeye Reis, bir yılan resmi çizmiş. Yılanın orada işi ne? Kutupta yılan yaşar mı? Hayır. Bergier'e göre yılanın anlamı başkadır.
Çünkü, dünyada sadece bu bölgeden, 70. ve 72. enlemlerden Yılan takımyıldızları görülebilir. Aynı tür bir resim, tam Brezilya'nın ortasında da var. Bir boğaya benziyor. Oradan da Argo takımyıldızı görülür.
Akla hemen ünlü Nazca düzlüğündeki hayvan resimleri geliyor. Onlar da Güney Amerika'da. Peki, diğer hayvan resimleri de mi, acaba bu anlamda? Güney Amerika bölümünde ayrıca geyik, maymun ve insan benzeri bir yaratık var. Bir de kuzey kutbu yakınında, üstünde insanımsı birilerinin oturduğu dev bir balık resmi var ki, bu daha da garip...

Mitolojiye göre
Karşımıza bir de mitoloji çıkıyor. Çünkü mitolojide Nereid isimli deniz perileri, yunus balıkları üzerinde otururlar ve deniz dalgalarını sembolize ederler.
Çağrışımlar bitmedi. Eflatun, Atlantis'i anlatan kitabında, Atlantis krallarının sarayının içindeki dev tapınakta, üzerinde Nereidlerin bulunduğu 100 yunus balığından söz eder.
Gökbilim dedik, falcılık dedik, mitolojiye, Eflatun'a geçtik ama, acaba Piri Reis ne diyor? Kitabı Bahriye'nin Bahri Azam (Okyanus) ve Kozmoğrafya bölümünden birkaç satır:
"Bu kadar ilimler vardır bilinir. Güç de olsalar, çeşit çeşit sözler söylenir. Kimi hikmetten açar, kimi yıldızlar ilminden..."
Halin Anlatımı bölümünden:
"Bir sır vardır o ilimde bilmek kâr. Çünkü güneş tam on iki burç eder. Girer su burcuna yağmur olur. Eğer ay toprak burcuna girerse, o gün. İyi geçer, istersen yap düğün. Ay girerse bir ateş burcuna. Hava bulutsuz güzeldir, sakın korkma."

Gerçeği arıyorlar
Piri Reis'in sözleri belki biraz kapalı. Fakat, haritalar çok açık. Bütün dünyada çok sayıda harita uzmanı Piri Reis haritalarının gerçeğini arayıp duruyor...

Harita uzaydan mı çizildi?

Mısır'ın başkenti Kahire üzerinden bir uydunun çektiği fotoğraf ile Piri Reis'in haritası arasındaki benzerliği insan aklı izah edemiyor.



Piri Reis haritasında görülen bölgelerin uzaydan fotoğrafı çekildi (Üstte) Benzerlik çok şaşırtıcı bulundu. Piri Reis'in ünlü eseri Kitabı Bahriye'nin ilk sayfasının fotoğrafı (altda)



Piri Reis ve onun akıl sır ermez haritalarını daha önce işlemiştik Söyleyeceklerimiz bitmedi. Konu kapanmadı.
Dünya'da bu haritaların sırrını çözen yok. Piri Reis bunları nasıl yapmıştı? Uzaya yükselip mi çizmişti? Bu sorulara cevap bulmak kolay değil. En iyisi konuya adım adım yaklaşmalı...

Erich von Dâniken'ın yorumu
Erich von Damken, "Tanrıların Arabaları"nda Piri Reis'in haritalarından söz etmeden edemez. Hatta bu konuda bir deneyi de anlatır.
Bir uzaygemisi, tam Kahire üzerinde bir fotoğraf çekiyor. Film basılıyor. Merkezi Kahire olan yaklaşık beş bin kilometre çapında dairesel bir alan görünüyor. Sonra daha uzaktaki bölgeler ve kıtalar büzülüyor, deforme oluyor ve şekilsizleşiyorlar. Çünkü dünya, bir küredir.
Piri Reis'in haritasında da Güney Amerika, aşağıya doğru aynen böyle büzülmektedir. Ama bu, ancak uzaydan görülebilir veya görüntülenirse böyle olur.
Dâniken de bu haritaların, çok eski kop yaların kopyalan olduklarını söylerken, nasıl çizildiklerini asla bilemeyeceğimizi ekliyor. Ancak, bir uzay aracıyla bu çekimlerin yapılabileceğini ama, Piri Reis'in sadece kalyonları olduğunu belirtiyor.

Şeytan Ücgeni'nden uçandairelere
Piri Reis, haritalarına büyüklü küçüklü rüzgârgülleri ve bunlardan çıkan renkli çizgiler çizmiş. Haritalardan birinin birinci parçasında ikisi küçük 4 rüzgârgülü var. Ikincideyse, biri küçük 4 rüzgârgülü daha var. Kimbilir haritanın tamamında kaç tane vardı?
Rüzgârgüllerinden çıkan çizgiler birbirlerine bağlanmıştır. Paralel veya meridyen olmadıklarına göre, bunlar

ne anlam taşıyorlar. Akla Van Tassel'in kristal dünya teorisi geliyor. Tassel'e göre dünya, çokgen biçiminde on iki yüzlü dev bir kristaldir. Bunların, yani çokgenlerin birleşim çizgileri dünyanın enerji hatlarıdır. Doğasal güçlerin kaynakları bu düğüm noktalarıdır.
Tassel'kı çizdiği bir dünya modelinde uyguladığı güç alanları ve hatları, Piri Reis'in rüzgârgüllerinin birleşim çizgilerine çok benzemektedir. Bunlardan birisi ise, Bahama adalarına ve Bermuda'ya çok yakındır. Yoksa Piri Reis ünlü Bermuda Şeytan Üçgeni'ni biliyor muydu? Diğer rüzgârgülünü koyduğu
Mısır'ın başkenti Kahire üzerinden bir uydunun çektiği fotoğraf ile Piri Reis'in haritası arasındaki benzerliği insan aklı izah edemiyor. Arkadaşımız Ata Nirun haritanın kaynağını araştırdı. Kanada göller bölgesiyse, uçandaire gözlemleriyle tanınmıştır. Herhalde güllerin arkasında bir başka anlamın yattığını düşünmek gerekiyor.

Piri Reis, Kristof Kolomb'dan söz ediyor
Piri Reis Kitabı Bahriye'sinin girişinde, An-tilya bölümünde kaynaklarını gösteren ilginç sözler söylüyor:
"Antilya denir oranın adına, dinlersen anlatırım sana. Nasıl bulunmuş duy o diyar, açıklayayım olsun bilgi sana. Cenova'da bir kâhin-astrolog varmış, ismine Kolon derlermiş. Eline geçmiş bir hoş kitap, İskender'den veya daha önceden. Tüm deniz ilmini yazarmış, gelmiş kitap ellerine. Bilememişler anlayamamışlar, okumuş onu kolon İspanaya Beyine gitmiş.. Bir gemi almış. Açmış o yolu." Reis'in sözleri çok ilginç, Kristof Kolomb'dan söz ettiği hemen anlaşılıyor. Acaba tüm deniz ilmini yazan kitap hangisi?..
Ana kaynak çok eski
Piri Reis, anlatmaya devam ediyor:
"Bir zamanlar Şah İskender adlı biri, gezmiş tüm deryayı. Yazdırmış her şeyi her taşı, o kitabın tamamı Mısır'dadır. Bir zaman kalmış orada, sanki sırdadır, kaldı orada yadigâr. Sonra gelmiş Frenkler (Avrupalılar) alıp kitabı kaçtılar. Tercüme ettiler onu tamam, o bilgiyle tüm yerleri açtılar. İlk tercümeyi yapmış Portolmiye yazmış bilginin her halini."
Portolmiye'nin kim olduğunu bilmiyoruz ama, İtalyancada "Portolano", denizde yer gösteren haritalara veya kılavuzlara deniyor. Önemli olan Piri Reis'in haritalarının ve kitabındaki bazı bilgilerin kökeninin çok eskilere dayandığıdır.
Şah iskender kimdir? Bilinen Makedonyalı Büyük İskender mi? Yoksa ünlü İslam mistiği mitolojik yarı peygamber İskender Zülkarneyn mi? Hangisi olursa olsun, demek ana kaynak çok eski...

Mısır'da bulundu
Özetle Piri Reis, bilimsel araştırma yeteneğini kullanmış ve Mısır gibi birçok esrarı saklayan . bir ülkedeki gizli belgeleri aramıştı. Mısır ve Hint-Osmanlı Donanması'nın kaptanı olan Piri Reis'in Kahire'de birçok eski dokümanı ele geçirdiği düşünülmelidir.
işte haritaların sırrı buradadır. Ama eğer bu kaynaklar Piri Reis gibi bir deniz dehasının eline geçmeseydi, acaba haberimiz olur muydu? Bunu da unutmamalıyız.




Amerikan Hava Kuvvetleri tarafından Kahire'yi merkez olarak yapılmış Dünya haritası (üstte). Piri Reis'in çizdiği Marmaris limanı (Kitabı Bahriye'den) (altta, sağda). Ayrıca Kuşadası ve çevresinin haritası (Kitabı Bahriye'den) (altta solda)


Sır çözülecek
Piri Reis haritalarının kaynağındaki sırra yaklaşmış gibiyiz. Kaynağın adını bilmiyoruz ama, şunu biliyoruz ki, çok eskilerde birileri, günümüzden daha öte bir şeyler biliyorlardı.

Bizim bilinmeyenimiz onların belki de bildikleriydi. Bilim adamlarımız, tarihçilerimiz, denizcilerimiz ve tüm ilgililer bu konuyu araştırmalıdırlar.

Haritanın parçaları
Bulunan 2 haritanın diğer parçaları acaba nerededir? Dünya haritasının tamamı bulunursa, birçok bilmecenin cevabı kendiliğinden ortaya çıkacaktır.
Bu haritaların bir anlam taşıdıkları kesindir. Aynen kayıp mitolojik kıta Mu'da olduğu gibi, Atatürk, Piri Reis haritalarının önemini görmüş ve işaret etmiştir.
Bir tesadüfün ortaya çıkardığı Piri Reis haritalan gibi, kim bilir daha ne kadar çok dünyasal ve evrensel belge müzelerimizin, Devlet kütüphanelerimizin ve Başbakanlık Arsivi'nin tozlu raflarında çürümektedir. Unutmamak gerekir ki, küçücük bir uç, dev bir yumağın çözümü için yeterlidir.....

 



Düzenleyen tekniker23 - 01/Şubat 2017/2009 Saat 14:34
ŞAHİN
Yukarı Dön
egeli-amatör Açılır Kutu Gör
Yeni Üye
Yeni Üye
Simge

Kayıt Tarihi: 07/ocak 2017/2009
Son Giriş: 03/Ekim 2017/2009
Durum:
Gönderilenler: 1
  Alıntı egeli-amatör Alıntı  Cevap YazCevapla Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 28/ocak 2017/2009 Saat 04:23
sayın tekniker23 herşeyden önce sonsuz teşekkürlerimi sunmak istiyorum.ALLAH razı olsun çok güzel bi çalışma yapmışşınız.ellerinize sağlık ve ayrıca çalısmalarınız vede başarılarınızın devamını diliyorum.ümit ediyorumki devamı gelecektir.
tarih meraklısı
Yukarı Dön
tekniker23 Açılır Kutu Gör
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Simge

Kayıt Tarihi: 19/Eylül 2017/2008
Son Giriş: 22/Ekim 2017/2009
Konum: ELAZIĞ
Durum:
Gönderilenler: 11
  Alıntı tekniker23 Alıntı  Cevap YazCevapla Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 01/Şubat 2017/2009 Saat 12:06
SEVGİLİ EGELİ -AMATÖR (TARİH MERAKLISI ) KARDEŞİM;
 
Teşekür bizden umarım beğenmişsinizdir bu gibi çalışmaları fırsat buldukça paylaşmak isterim tabiki . Ecdadın madi ve manevi olan tüm eserleri bizimdir muhakkak ,yüce Türk milletin düşende bunları korumak ve sahip çıkmaktır.
 
Bu aralar biraz yoğunum fırsatım oldukça paylaşımlarım olacaktır inşallah herkese hürmetler ve saygılar dilerim.
ŞAHİN
Yukarı Dön
tekniker23 Açılır Kutu Gör
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Simge

Kayıt Tarihi: 19/Eylül 2017/2008
Son Giriş: 22/Ekim 2017/2009
Konum: ELAZIĞ
Durum:
Gönderilenler: 11
  Alıntı tekniker23 Alıntı  Cevap YazCevapla Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 01/Şubat 2017/2009 Saat 15:06
dedePİRİ REİS'İN HAYATI

ÖZET

Ünlü Türk denizcisi, coğrafyacı, haritacı ve araştırmacı Piri Reis’in doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Yaşamı hakkındaki ilk eser olan Sinoplu Safai’nin yazdıklarına dayanılarak doğum tarihi genelde, 1470 olarak kabul edilmektedir. Ancak günümüzde bu tarihin, Piri Reis’in çeşitli eserlerinin incelenmesinden, 1465 de olabileceği değerlendirilmektedir. Piri Reis, Gelibolu’da doğup büyümesine rağmen, atalarının iki üç kuşak önce Anadolu’dan (Larende-Karaman’dan) buraya göç eden bir Türk ailesi olduğu bilinmektedir.

Piri Reis’in yetişmesinde en büyük hizmeti olan bireylerden birisi de, amcası Kemal Reis’tir. Piri Reis’in gerek denizciliği seçmesi, gerekse araştırmacılık, haritacılık ve bilim adamı kişiliğinin oluşumunda amcası Kemal Reis’in büyük etkisinin olduğu değerlendirilmektedir. Osmanlı deniz tarihinde önemli yeri olan Kemal Reis; XVI. Yüzyılda Akdeniz’de Barbaros’tan önceki en ünlü Türk denizcisi olarak tanınmaktadır. Piri Reis, 1492 yılına kadar amcası Kemal Reis’in yanında, çoğunlukla Batı Akdeniz ve İspanya kıyılarında akıncı leventlik yapmış, daha sonra Sultan II.nci Beyazıd’ın daveti üzerine amcası Kemal Reis’le birlikte Osmanlı Devleti’nin hizmetine girmiştir. Kemal Reis’in 1510’da ölümü üzerine Piri Reis Gelibolu’ya dönerek, “Bahriye” adlı eserinin çalışmalarına başlamıştır. 1517’de, Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferine, Osmanlı İmparatorluğu Donanmasının amirallerinden biri olarak katılmış ve 1513 tarihli haritasını Yavuz Sultan Selim’e takdim etmiştir. Daha sonraki yıllarda Piri Reis, taslak olarak hazırladığı “Bahriye” adlı kitabını, Sadrazam İbrahim Paşa’nın da tavsiye ve desteğiyle temize çekerek 1526 yılında, Kuzey Amerika haritasını ise 1528 yılında tamamlayarak Kanuni Sultan Süleyman’a sunmuştur.

Piri Reis’in 80 yılı geçen ömrünün en son ve acı olaylarla biten görevi, Mısır Seferi’dir. 1552 yılında çıktığı ikinci seferinin son durağı olan Basra’da, gemilerin onarımı, lojistik ihtiyaçlarının karşılanması ve levendlerin dinlenmesi amacıyla, donanmasını Basra’da bırakıp, ganimet yüklü gemilerle Mısır’a döndüğü için Mısır’da hapsedilmiştir. Basra Beylerbeyi Kubad Paşa ile Mısır Beylerbeyi Mehmet Paşa’nın, politik hırsları ve menfaat düşkünlüğü nedeniyle, Piri Reis’i Kanuni Sultan Süleyman’a şikayetleri sonucunda, hizmette kusurla suçlanmış ve Piri Reis 1554’te idam edilmiştir.

Piri Reis yaşadığı çağda eşsiz bir kartograf ve navigasyon üstadı olmasının yanında, Osmanlı deniz tarihinde amcası Kemal Reis ile birlikte derin izler bırakan bir amiraldir. Osmanlı denizcilik tarihinde gerçek anlamda haritacılık Piri Reis ile başlamış olup, hazırladığı 1513 tarihli Dünya ve 1528 tarihli Kuzey Amerika haritaları ile yazdığı “Bahriye” adlı kitabı, tüm dünyada hayranlık uyandırmıştır.

NOT: Bu yazı (E) Tümg. Cevat ÜLKEKUL’un yayımlanmamış “XVI. Yüzyılın Denizci Bir Bilim Adamı: Hayatı ve Eserleriyle Piri Reis” adlı kitabı temel alınarak hazırlanmıştır.

PİRİ REİS’İN HAYATI

Piri Reis’in yaşamı ve yaşamındaki kilometre taşları dikkate alındığında, onun hayatını dört bölüm halinde incelemek mümkündür.

Bunlar,

a. Doğumu ve gençliği

b. Kemal Reis ile ilişkisi

c. Denizcilik, haritacılık ve araştırma faaliyetleri

D. Piri Reis’i ölüme götüren olaylar

A. Piri Reis’in Doğumu ve Gençliği

Piri Reis’in doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir (Şekil.1). Yaşamı hakkındaki ilk eser olan Sinoplu Safai’nin yazdıklarına göre, Piri Reis’in doğum tarihinin 1470, doğum yerinin ise o yıllarda kaptan paşalık eyaleti olan Gelibolu olduğu belirtilmektedir (Şekil.2). Ancak biraz sonra da tartışılacağı üzere, Piri’nin gemi komutanı olarak katıldığı Modon Savaşı’nda (Şekil.3) 35 yaşlarında olduğu kabul edilirse, 1465 yılında doğmuş olabileceği değerlendirilmektedir. Piri Reis’in asıl adı Muhiddin Piri’dir. “Piri” tecrübeli kişi, üstad anlamına gelmekte olup, “Muhiddin” adını ise bir Gelibolu kahramanından aldığı tahmin edilmektedir. Piri Reis’in anne ve babasının, onun denizciliğe başladığı 1481 yılı civarında öldüğü tahmin edilmektedir.

Piri Reis’in yaşamı hakkındaki önemli kaynaklar olan, “Bahriye” adlı kitabı ile 1513 ve 1518 yıllarında hazırladığı haritalarında kendinden de söz etmektedir. Örneğin, 1513 tarihli dünya haritasının günümüze kadar ulaşan ve Güney Amerika’yı gösteren parçasının batı kenarındaki üç satırlık yazıda;

“Bu haritayı Kemal Reis’in erkek kardeşinin oğlu ünvanıyla şöhret yapan Hacı Mehmet oğlu fakir Piri, 919 yılının Muharrem ayında (9 Mart 1513 ile 6 Nisan 1513 tarihleri arasında) Gelibolu’da yapmıştır.. ” demektedir. Ayrıca 1528 tarihli haritasının elde bulunan güneybatı köşesindeki dört satırlık yazıda da;

“Bu haritayı 935 yılında (15 Eylül 1528 ile 3 Eylül 1529 tarihleri arasında) Gelibolu’da, rahmetli Gazi Kemal Reis’in erkek kardeşinin oğlu olarak ün yapmış Hacı Mehmet’in oğlu hakir Piri Reis yapmıştır. Bu harita kesin olarak onundur.” demektedir.

Piri Reis’in haritalarına yazdığı kimliğine ilişkin bilgiler, benzer şekilde 1526 yazımındaki “Bahriye” adlı eserinde de yer almaktadır. Piri Reis Bahriye’nin ilk sayfasında, kitabının yazılış nedenini açıklarken, kendisini şöyle tanıtmaktadır;

“Rahmetli Gazi Kemal Reis’in erkek kardeşi Hacı Muhammed’in oğlu, bu güçsüzler güçsüzü hakir Piri Reis de ...” ifadesiyle Piri Reis’in kendi kaleminden, onun Gelibolu’da doğduğu ve Kemal Reis’in erkek kardeşinin oğlu olduğu açık ve kesin bir şekilde belirtilmektedir. Böylece Piri Reis’in, hatalı bir yazmaya dayanarak, bazı yazarların belirttiği gibi Kemal Reis’in kız kardeşinin değil, erkek kardeşinin oğlu olduğu kanıtlanmaktadır. Bu yanılgının, “Bahriye” kitabının 1521 versiyonundaki eski bir kopyacının hatasından kaynaklandığı değerlendirilmektedir.

Piri Reis’in gerek 1513 ve 1528 tarihli haritalarında, gerekse “Bahriye” adlı eserinde, kendinden bahsederken;

“ hakiri, hakir, fakir” gibi; Türkçe’de değersiz, zayıf ve güçsüz anlamına gelen ifadeler kullanması nedeniyle, Türkçe’ye ve Osmanlı edebiyatına inceliğine dikkat etmemiş bazı yazarlar bu sıfatı Piri Reis için yanlış yorumlamış ve değerlendirmişlerdir. Bunlardan bazıları, Piri Reis’in isminin “hakiri” olduğunu sanırken bazıları ise buna dayanarak, onun, “devşirme” olduğu yanılgısına düşmüşler, hatta Kemal Reis’in Sinan Paşa’nın kölesi olduğu savından yola çıkarak, Piri Reis’in de devşirme olduğunu ileri sürmüşlerdir. Piri Reis’in eserlerinde kendisi için ifade ettiği; “hakir” sözcüğünün bir özel ad olmayıp; Osmanlı ve eski Türk edebiyatında bir alçak gönüllülük ifadesi olarak yaygın ve geleneksel bir şekilde kullanılageldiği bilinmektedir. Ancak bu konuda yapılan ciddi araştırmalar sonucunda, gerek Kemal Reis’in, gerekse Piri Reis’in devşirme veya köle değil, aksine onların Gelibolulu Türk ailelerin evlatları olduğu sonucuna varılmıştır (Ülkekul, 2004). Ayrıca Kemal ve Piri Reislerin bir devşirme veya köle olduklarına dair hiçbir somut kanıt da bulunamamıştır.

Zaten günümüzde de, yerli ve yabancı araştırmacılar büyük çoğunlukla, Kemal ve Piri Reislerin Karaman’dan (Larende’den) gelen bir Türk ailesinin oğlu olduğunu tamamen benimsemiş ve kabul etmişlerdir. Hatta, Piri Reis’in amcası Kemal Reis’in aile kökenini vurgulamak amacıyla, Yeni Türkiye Ansiklopedisi’nde olduğu gibi ondan, “Karamanlı Kemal Reis” olarak söz edilmektedir.

Piri Reis’in doğum tarihine ilişkin tartışmalara açıklık getiren olaylardan biri de Modon Savaşı’dır. Piri Reis’in doğum tarihine ilişkin yorum, Sinoplu Safai’nin (1411 – 1521) Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde bulunan “Fetihname-i İnebahtı ve Modon” adlı eserinde, Piri Reis’ten söz eden bilgilere dayandırılmaktadır. Safai’nin; Osmanlı İmparatorluğu ile Venedik arasında 27 Temmuz 1500 tarihinde vuku bulan Modon Savaşı’na ilişkin aşağıdaki satırlarından, Piri Reis’in bu savaşa bir gemi komutanı olarak katıldığı anlaşılmaktadır.

Sinoplu Safai ’ nin adı geçen satırları;

“Gel beyim lütf eyle şeker nuşet
Kıssadan söylerim, biraz guş et.
Gemilerde gazaya kim gittim,
Gördüğün gibidir ki nazmettim,
Kapdan bey kadırga çektirdi,
Topları baştan ki sektirdi.
Ok gibi erişti can attı
Kapdan candaralı’ya çattı
Her gemi bir tarafta yüğrüştü
Kapdan çünkü önden irişdi
Çıktı, dikti birisi sancağı
Baştan bin olurken yağı
Yardım candaralı’ya yetti,
Bir mavna kadırgaya çattı.
Bil bu iki mavna nitdiler,
Kapdanı ihata ettiler
Bil bu iki arasına kim düştü,
İkiye bölündü halk dövüştü
Gördü “piri reis” can attı,
Kıçtan candaralı’ya çattı,
Korkud’un sancağını çıkardı,
Cenk ile iki kafir öldürdü.
İrdi iki sipahi pür ahenk,
Piri’ye cena ile ola hem renk,
Ol mavna kim gördü nitmişler
Sancağı başa kıça dikmişler
Sandı kim candaralı alındı,
Havf ödü yüregine çalındı.
Gerçi ol şerbetten biraz içti.
Senk yemiş köpek gibi kaçtı.”

Bu satırlar, Piri Reis’in bağımsız gemi komutanı olduğundan söz eden ilk kaynaktır. Anılan yıllarda 30–35 yaşından önce gemi komutanı olunamayacağı gerçeğinden hareketle, Piri Reis’in ilk kez gemi komutanı olarak katıldığı 1500 yılındaki Modon Savaşı’nda 30 – 35 yaşlarında ve doğum tarihinin ise 1465–1470 yılları arasında olabileceğini belirten araştırmacılar, 1470 yılını daha çok benimsemektedirler. Ancak, Piri Reis’in Modon Savaşı’nda 30 yaşında olduğu kabul edilirse, denizciliğe başladığı 1481 yılında 11 yaşında olması gerekmektedir. Bu durumda, 11 yaşındaki bir çocuğun ağır ve güç deniz koşullarında denizciliğe başlaması mümkün olmadığından, Piri Reis’in doğum tarihinin 1465 yılı olabileceği, böylece 16 yaşında denizlere açılmış olarak, 27 Temmuz 1500 tarihli Modon Deniz Savaşı’nda da 35 yaşlarında olabileceği değerlendirilmektedir (Ülkekul). Ayrıca, beden yapısı hakkında yazılanlar, Piri Reis’in, denizciliğin gereği olan güçlü ve fiziki yönden iriyarı, levent gibi iri bir vücut yapısına sahip olmadığını, aksine bilgi ve zihin gücü kuvvetli, narin ve ince yapılı olduğunu belirtmektedir.

Nitekim Seyyid Muradi, Piri Reis’i;

“Muhiddin Reis söz bilir, ümera kaptanın usul ve kaidelerinden haberdar, protokolü iyi tanır, zarif bir adamdır.”

ifadesiyle tanımlamaktadır. Piri Reis’in 1481 yılında 11 yaşında olamayacağını gösteren diğer bir kanıt ise, Piri Reis’in amcası Kemal Reis’in gemisindeki denizcilik yaşamına seyir yazıcılığı görevi ile başlamış olmasıdır. Böyle bir görevi yerine getirebilmesi için, onun bu görevin bilinmesini zorunlu kıldığı denizcilik ve coğrafya gibi bilgileri daha önceden öğrenmiş olması gerekir. Ayrıca Piri Reis’in Dünya Haritalarını hazırlarken Portekiz ve Arap haritalarından yararlandığı, bunun için de İtalyanca, Arapça, Rumca, İspanyolca veya Portekizce dillerinden en az birini bilmesi gerektiği kabul görmektedir. Tüm bu bilgiler ışığında, Piri Reis’in 1465 yılında Gelibolu’da dünyaya geldiği, 1481 yılında 16 yaşında iken amcası Kemal Reis’in yanında denizciliğe başladığı, 1500 yılındaki Modon Savaşı’na gemi komutanı olarak katıldığında ise yaklaşık 35 yaşında olmasının daha makul bir görüş olduğu benimsenmektedir.

B. Piri Reis Kemal Reis İlişkisi

Piri Reis’in amcası Kemal Reis’in asıl adı Ahmed Kemaleddin olup, babası Karamanlı Ali’dir. Tüm dünyada Kemal Reis olarak tanınan bu büyük Türk denizcisinin hayatı da, yeğeni Piri Reis’in hayatı gibi hakkında yeterli bilgi ve belgelere ulaşılamaması nedeniyle yeterince bilinmemektedir. Sinoplu Safai tarafından yazılmış, Kemal Reis’in hayatı ve deniz savaşlarını anlatan 10.000 beyitlik, mesnevi biçimindeki “Gazavat-ı Bahriye” adlı yazması bulunamadığından, yalnız Kemal Reis’in değil, Piri Reis’in hayatı da tam olarak aydınlatılamamıştır.

Piri Reis, 1481 yılından sonraki yaşamının 1500 yılına kadar olan bölümünü amcası Kemal Reis’in gemisinde görevli bir denizci olarak, 1500 yılından, amcasının ölüm tarihi olan 1511 yılına kadar olan dönemini ise onun emrindeki bir gemide komutanlık yaparak geçirmiştir. Bu nedenle, onun denizciliği seçmesi ve bir denizci olarak yetişmesinde ve niteliklerinin gelişmesinde büyük etkisi olan Kemal Reis, Piri Reis’in yaşamında önemli bir yeri vardır. Ansiklopedik bilgilere göre, Kemal Reis’in 1450 – 1451 yıllarında doğmuş olabileceği ve 60 yaşlarında iken yaklaşık 1510 sonu veya 1511 başlarında öldüğü sanılmaktadır.

Kemal Reis’in, Vezir-i Azam Mahmut Paşa’nın emrinde azap eri olarak Eğriboz Savaşı’na katıldığı, adanın fethinden sonra buraya yerleştiği ve Azaplar Reisliği’ne getirildiği bilinmektedir (İdris Bostan, TDV İslam Ansiklopedisi). Bu bilgiden hareketle, Kemal Reis’in Eğriboz Savaşı’ndaki hizmet ve kahramanlıklarının sonucu Azaplar Ağası rütbesine yükseltildiği, bu göreve getirilebilmesi için köklü bir denizcilik ve savaşçılık geçmişine sahip olması ve bu nedenle de 1470’lerde, en azından 30 yaşlarında olması gerektiği sonucu çıkmaktadır. Buradan hareketle de, Kemal Reis’in doğum tarihinin yaklaşık 1440 olduğu hesaplanmaktadır.

Kemal Reis Azap Reis’i olduktan bir süre sonra, yaklaşık 1473 yılı civarında kendi gemisi ile denizlere açılıp akıncı leventlik yapmaya başlamıştır. Başlangıçta Ege Denizi ve Orta Akdeniz’de, daha sonra Batı Akdeniz’de Venedik gemilerine, Kuzey Akdeniz ülkelerinin kıyıları ve bu bölgedeki adalara akınlar düzenlemiştir. Kemal Reis, 1481 – 1495 yılları arasında ve muhtemelen Piri Reis’in de iştirakiyle, İspanya, Kuzey Afrika’ya (Cerbe, Becaye, Bune) sürekli akınlar yapmış, Fransa kıyıları ile Balear Adalarını vurarak, Malta Adası’na baskınlar düzenlemiştir. Kemal Reis, 1481 yılında yeğeni Piri Reis’le birlikte Akdeniz’e açıldığında, artık Akdeniz’in en tanınmış reisleri arasında anılmaya başlamıştır. Kemal Reis, Piri Reis’le birlikte Akdeniz’de levent gezerek, yıllar geçtikçe kahramanlıkları, cesareti ve denizciliği ile büyük başarılara erişecek ve Barbaros Hayrettin Paşa’dan önceki deniz leventlerinin en ünlüsü olacaktır.

Amcası Kemal Reis’e büyük saygı ve hayranlık duyan Piri Reis, “Bahriye” adlı eserinde ondan sıkça söz edip, onu överek, daha önceki araştırmacıların ön plana çıkardıkları cesaret ve kahramanlıklarına ilaveten, Kemal Reis’in deniz ve denizcilik konusundaki bilgisi ve uzmanlığını vurgulamaktadır. Piri Reis’in amcasında var olan ve kendisinin de hayranlık duyarak örnek aldığı yönü; onun deniz bilgisi, seyirciliği ve araştırmacı yönüdür. Piri Reis’in bu öğrenme ve araştırma merakı muhtemelen amcasının etkisinde oluşup gelişmiştir. Kemal Reis’in aynı zamanda bir deniz araştırmacısı ve denizcilik konusundaki uzmanlığından tarihçi Mustafa Cenabi’de (?-30 Ekim 1590), Tarih-i Cenabi veya El-bahr adlı eserinde bahsederek onu, “Kaşif Vach Al Bahr” – Deniz Kaşifi diye tanımlamaktadır.

Kemal ve Piri Reislerin Batı Akdeniz’de akıncı leventlik yaptıkları yıllarda, Akdeniz; başta Venedik ve Ceneviz’in kuvvetli donanmaları olmak üzere öteki Kuzey ve Batı Akdeniz devletlerinin kontrolü altında bulunmaktaydı. Bu nedenle, Kemal Reis’in ikmal, bakım, donanım, barınma ve sığınma güçlükleri ile dolu, üslerinden çok uzak ve kontrollerinin olmadığı böylesine geniş bir deniz alanında, başarılı bir şekilde akıncı leventlik yapabilmeleri, sıradan her denizcinin başaramayacağı bir işti. Kemal ve Piri Reislerin 1490 yıllarında Batı Akdeniz’e geçtiği, Sardunya, Mayorka Adalarına akınlar düzenlediği, Tunus’a seferler yaptıkları bilinmektedir. Ayrıca, Endülüs sularında bir İspanyol Filosu’nu vurduğu, Malaha şehrini bastığı, Cerbe Adası’nı kendine üs yaparak İtalya, Fransa sahillerine, Orta ve Batı Akdeniz Adalarında hüküm sürdüğü, Fransa sahillerini ve Balear Adalarını vurduktan sonra Malta Adası’nı basıp, ada beyinin oğlunu esir aldıkları belirtilmektedir (Parmaksızoğlu – Cenabi). Ancak bu akın ve seferlerde Kemal Reis ve arkadaşları, Kuzey Afrika’nın Müslüman beylik ve devletlerinden yardım görmüş, zaman zaman buraları üs olarak kullanmışlardır.

Kemal ve Piri Reislerin 1481 – 1499 yılları arasında gerçekleştirdikleri önemli görevlerden biri de, Mısır limanlarına gidip – gelen Müslüman ve Türk hacılarını, Hıristiyan korsanlar ile Rodos Şövalyelerinin hücum ve tacizlerinden korumak, Güney İspanya’dan kovulan Müslüman ve Yahudilere yardım yaparak, onları engizisyonun siyasi tehdit ve eziyetinden kurtarmak olmuştur. O yılların güç koşulları altında gerçekleştirilen bu yardım ve göç olaylarında sağlanan insani destek, akıncı Türk leventleri ve Türklerin hoşgörülü, insancıl duygu ve davranışlarını göstermektedir. Üstelik bu yardım ve destek, II. Beyazıd’ın hükümdarlığının zor günlerine ve o günlerin güç siyasi koşullarına rastlaması nedeniyle, daha da anlamlıdır. Bu yardım ve destek, mevcut siyasi durum nedeniyle Osmanlı Devleti’nce doğrudan değil, Kemal ve Piri Reisler gibi Akdeniz’deki akıncı leventler vasıtasıyla yapılmıştır.

Piri, 1495 yılında amcası Kemal Reis ile birlikte devlet hizmetine girmiştir. Piri Reis, devlet hizmetinin ilk yıllarını amcası Kemal Reis’le birlikte ve onun gemisinde 1495’ten 1499’a kadar sürdürmüştür. Kemal Reis devlet hizmetine başlar başlamaz, Gelibolu ve İstanbul tersanelerinde gemi hazırlama ve adam yetiştirme çalışmalarına başlamış, bu süre içerisinde Akdeniz’e de açılarak Mekke, Medine vakıflarının İstanbul’dan İskenderiye’ye götürülmesi ve hac yolunun güvenliğinin sağlanması görevini ifa etmişlerdir. Ayrıca Mısır’a giden konvoylara öncülük etmiş, Adalar Denizi ve Doğu Akdeniz’de devriye gezerek Türk ticaret gemilerini Hıristiyan korsanlardan ve Rodos Şövalyelerinden korumuştur. O yıllarda bir Türk leventi için büyük cesaret, kahramanlık, taktik ve strateji gerektiren Kuzey ve Kuzeybatı Akdeniz kıyılarını vurmaları; bu bölgelerdeki hakimiyeti ileride Osmanlı İmparatorluğu’nun lehine çevirecek ve Osmanlı İmparatorluğu’nun 1500’lerde Adalar (Ege) Denizi’ni kontrol altına almasıyla birlikte, Türk denizcileri Akdeniz’e rahatça çıkmaya başlayacaklardır.

Piri Reis kendi gemisiyle Mora Yarımadası’ndaki; İnebahtı, Modon ve Koron gibi seferlerde ve Midilli Savaşında görev almış, stratejik önemi büyük kalelerin ele geçirilmesinde rol oynamıştır.

Alanya’da Türk gemilerine saldıran, Rodos Şövalyelerine bir sefer düzenlenmesi görevinin Kemal Reis’e verilmesi üzerine, Kemal Reis emrindeki gemilerle birlikte 1511 yılının başlarında yakalandığı fırtınada gemisinin batması sonucu leventleriyle birlikte şehit olmuştur.
 
Dr. Yük. Müh. Alb. Ahmet TÜRKER (Alıntı)




Düzenleyen tekniker23 - 01/Şubat 2017/2009 Saat 15:07
ŞAHİN
Yukarı Dön
 Cevap Yaz Cevap Yaz

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums® version 9.50
Powered by Web Wiz Forums Free Express Edition
Copyright ©2001-2008 Web Wiz

Bu Sayfa 0,156 Saniyede Yüklendi.