Giriş Sayfası Forum Anasayfası Forum Anasayfası <>5Tarihî Süreçte; <>5Mezar Çeşitleri - Yüzey Araştırmaları - İlgili Haberler <>5Muhtelif Haberler...
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar
  SSS SSS  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

Marmaray'ın Kemikleri Anlatıyor !

 Cevap Yaz Cevap Yaz
Yazar
Mesaj
  Konu Arama Konu Arama  Konu Seçenekleri Konu Seçenekleri
magistratus Açılır Kutu Gör
Yönetici
Yönetici
Simge
Magistratus

Kayıt Tarihi: 31/Aralık 2017/2006
Son Giriş: 15/Şubat 2017/2011
Konum: Globe
Durum:
Gönderilenler: 397
  Alıntı magistratus Alıntı  Cevap YazCevapla Mesajın Direkt Linki Konu: Marmaray'ın Kemikleri Anlatıyor !
    Gönderim Zamanı: 07/Mayıs 2017/2010 Saat 14:13

Yenikapı'da son yıllarda Türkiye'de yapılan en büyük arkeoloji harekâtı yaşanıyor. Kazılarda ele geçen 21.000 hayvan kemiğini inceleyen osteoarkeolog Vedat Onar, "Bizans döneminden yalnızca yazılı kayıtlar vardı, şimdi görsel malzeme de elimizde" diyor

İstanbul boğazının altından geçecek Marmaray için tarihi yarımadada kazılması en kolay yerin Yenikapı olduğu tahmin ediliyordu. Zira 19. yüzyılın başlarına kadar faaliyette olan Litros (Lykos) deresinin denize döküldüğü bu alanın zaman içinde dolduğu, geçmişteyse deniz olduğu sanılıyordu. Kısacası hafif raylı sistem için yapılan inşaat kazısı, arkeolojik bir kazıya dönüşmeyecekti.

Evdeki hesap çarşıya uymadı. Dozerlerin 2004'te girdiği bölgenin eski bir liman olduğu anlaşıldı. 4. yüzyılda tarihî yarımadanın güneyindeki altı limandan biri olan Theodosius'tu bu. Alüvyonla dolan liman Osmanlı döneminde "Langa bostanları" olarak adlandırılmıştı. İlk Bizans kalyonu kalıntısı sekiz metre derinlikte bulundu. Ahşap gemi kalıntılarına rastlandıkça çevredeki başka alanlar da istimlâk edildi ve bölge 58.000 metrekareye genişledi. Yenikapı kazılarında MÖ 5.000-6.000 yıllarına kadar ulaşıldı. Son yıllarda Türkiye'de yapılan en büyük arkeoloji harekâtına arkeologların yanı sıra değişik disiplinlerden pek çok bilim insanı da katkıda bulunuyor. Prof. Dr. Vedat Onar da onlardan biri. Uzmanlık alanı osteoarkeoloji, diğer deyişle kemik arkeolojisi. İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi öğretim üyesi Onar, TÜBİTAK adına "Yenikapı Metro ve Marmaray kazılarında ortaya çıkarılan hayvan iskelet kalıntılarının incelenmesi" adlı projenin de yürütücüsü.

Sn.Onar Marmaray kazılarında ne kadar kemik bulundu?
İrili ufaklı yaklaşık 21.000. Bunları projedeki çalışma arkadaşlarım Dr. Gülsün Pazvant ve Dr. Altan Armutak ile tasnif ettik. Türleri belirleyip inceledik. Projenin son raporu yeni bitti.

Kemikleri nasıl inceliyorsunuz, bize neyi gösteriyorlar?
Yaptığımız iş kemiği okumak. Osteoarkeoloji kemik arkeolojisi anlamına geliyor. Onlardan yola çıkarak geçmişte yaşamış uygarlıkların günlük yaşamı hakkında çok çeşitli bilgilere ulaşılabilir. İnsanla hayvanların ilişkilerini çözdüğünüz takdirde, toplulukların sosyo-ekonomik durumlarını anlayabilirsiniz. Hayvancılıkla mı geçiniyorlardı, hangilerini besliyorlardı, onları nasıl işliyorlardı, yiyorlar mıydı, öyleyse nasıl pişiriyorlardı gibi.

Alanda en çok hangi hayvanın kemiklerine rastladınız?
34 farklı türde hayvana rastladık. En çok da ata. Develer, dört boynuzlu koyunlar bile çıktı. Kesilip yiyecek olarak tüketilmiş bazıları. Ama tüketim hayvanı olarak sığır, koyun, keçi ve domuzları görüyoruz. Her şeyden önce atlar çok önemli.

Neden?
Bizans'ta at çok önemli. Bugün Sultanahmet meydanı olan yer hipodrom o zamanlar. At hekimliğini geliştirmişler. Bunu "Hippiatrica" adlı eserden biliyoruz. Veterinerler atlarla ilgili bulguları kayıt altına almış, birbirlerine yazdıkları mektuplarda deneyimlerini paylaşmışlar. Bu eser atlarla ilgili gözlemleri, bulguları içerir. Irk özelliklerinin dökümünü de yapmışlar. Savaşta yararlanılan atların özelliklerini iyileştirmek için İskit ve Pers aygırları getirip yerli ırkları melezlemişler.

Bulduğunuz kemiklerde hekimlikle ilgili izler var mı?
En barizi boğalarda görülüyor; boynuzlar köreltiliyormuş. Hayvanlar birbirine zarar vermesin diye bugün de boynuzları kesilir. Atlarda uygulanan sağaltım işlerini eski metinlerden biliyoruz zaten. Ancak hastalıklara spesifik isimler verilmiyor o metinlerde. "Atın tırnağında bir şişlik vardı, şu ilaçları kullandım" diyor. İyi de ne hastalığı bu? Tırnakta bir sürü şey o şişliğe neden olabilir. Biz işte onu bulduk; elimizde laminitis, splint gibi hastalıklara yakalanmış at kemikleri var. Tırnaktaki şişlik de bu hastalıkla ilişkili. Başka hastalık emarelerine de rastladık. Kemiklerinde üremeler olmuş atların kalıntıları var elimizde.


Başarılı olmuş tedavi izleri var mı?
At hekimliği ileri düzeyde. Beri taraftan daha çok hor kullanım yaygın. Gemler atların damaklarını yaralamış. Kafatasları arasında damağın tamamen delindiği örnekler bile var. Metal gemlerin damağa denk gelen bölümünde bir-iki santimlik bir çıkıntı var. Binici gemi çektikçe bu çıkıntı damağa zarar veriyor. Veterinerlikte bu kadar ileriyseler, böyle bir gemin ata zarar vereceğini bilmeleri gerekmez miydi? Biliyorlar tabii. Ama amaç atın zapt edilmesi. Acı vererek üstünlük kuruyorlar. Hor kullanıldıklarını sadece kemiklere işleyen izlerden anlamıyoruz. Alanda 10 yaşın üzerinde çok az ata rastladık, uzun yaşayamıyorlar. Ata yapılan eziyet tüm kasların kasılmasına ve strese neden oluyor. Özellikle sırt kasları uzun vadede omurları etkileyecek kadar kasılır. Omurları birbirine kaynamış birçok at iskeleti bulduk. Bu kazılar sayesinde Bizans ve Roma atları konusunda dünyanın en geniş kemik koleksiyonuna sahip olduğumuzu söyleyebilirim. At kemiklerinde kesi ve sıyrık izleri çok şey anlatıyor.

Ne anlama geliyor?
Öncelikle bu hayvanların doğal afet sonucu ölmediğini gösteriyor. Limanın tsunami sonucu kullanılmaz hâle geldiği, bunun sonucunda kum ve toprakla dolduğu gibi varsayımlar var. Tsunami varsayımını bütün olarak bulunan iskeletlere, özellikle de bir deveye bağlıyorlar. Bütün olarak duruyor, demek ki dalgalar kıyıya vurduğu sırada ölmüş deniyor. Hayvanın ölüm fizyopatolojisini bilmek gerek. Boğulma sonucu ölseydi böyle bir pozisyon alamazdı. Belli ki gömülmüş. Çok yer kaplamasın diye bacaklarını ve boynunu kıvırarak yerleştirmişler. Yani bizim kemikler üzerindeki bulgularımız tsunami teorisini desteklemiyor. Mesela bir at kendiliğinden öldüğünde, olduğu gibi atılmaz. Koşum takımını geçin, derisini, kuyruk kıllarını, yelesini dahi alır sahibi. Koskoca alanda sadece tek bir gem bulundu. Binlerce at kemiği ve sadece bir adet gem. Eğer yok, koşum takımı yok. Bu hayvanlar büyük bir dalganın ani gelişiyle telef olsaydı fazlasını bulurduk. Ayrıca hayvanlarda kasaplık izleri var. Kasaplık izlerinin gösterdiği diğer şey at etinin yiyecek olarak tüketilmiş olduğu. Hayvanlara verilmiş olabilir, insanlar da yemiş olabilir.

Kemikler sayesinde eski dönemlerdeki yiyecek kültürünü de öğrenebiliyoruz o hâlde?

Tabii. Bizans için kayıtlar geniş. Sığır kafataslarında yapılan kasaplık işlemlerine baktığımızda beynin bütün olarak çıkarıldığına dair izlerle karşılaştık. Roma'da ve Bizans'ta sakatat kültürünün olduğunu kayıtlardan biliyorduk, ama şimdi elimizde üç boyutlu kanıt var. Bizans için kayıtların sağlaması yapılmış oluyor. Evet. Antik metinlerde 4. yüzyılda İstanbul'da orkinos, kılıçbalığı, yunus avlandığı yazılı. Alandaki kemikler bunu doğruluyor. Biz osteoarkeoloji çalışmaları için alana girmeden önce kılıçbalıklarının kopmuş üst çenelerini fosilleşmiş palmiye dalı diye bir kenara ayırıyorlardı. Sadece yiyecek kültürünü değil, insanla hayvan ilişkisini de okuyabiliyoruz. Yenikapı kazılarında çıkan ayı kemikleri bulduk; bunlar evcildi. Ayı oynatma kültürü o zamanlarda da varmış.

Ayının evcil olduğunu nasıl anladınız?
Kafatasında bağlanmaya bağlı ezikler var. İp izi şeklinde çöküntüler oluşmuş; hor kullanılmaya ait çatlaklar, berelenmeler de ipucu sağlıyor. İtaat etmesi için dövülmüş bu hayvanlar. Ayrıca son bir bulgumuz, ayı kemiklerinde kasaplık izlere rastladık. Bizans mutfağında zenginlerin ayı yediğinin doğrulanması olarak düşünülebilir.

Diğer hayvanlar neler anlatıyor?
Bol miktarda kızıl geyik boynuzu çıktı. Ancak vücut kemiklerine çok rastlanmadı. Bulduklarımızsa işlenmişti. Liman çevresinde boynuzların işlendiği atölyeler vardı anlaşılan. Boynuzdan ne üretiyorlardı? Sap, süs eşyası vs yapıyorlardı. Ayrıca koyun ve keçilerin tarak kemiklerinden yapılmış makaralar bulduk. Başka tekstil malzemeleri de çıktı. Çevrede tekstil atölyeleri bulunuyordu muhtemelen. Bu açıdan çok zengin bir alan. Öyle ki, bir tane ceylan kemiği çıktı, iskeletin geri kalanı yok.

Afrika'dan yemek için mi getirilmiş?
Üzerinde ne kesim, ne de pişirilme izi var. Yine de bütün olarak tüketim amaçlı getirilmiş olabilir. İskeletin tamamını bulamadık. Belki de sadece buttan ibaretti.

Bu nasıl oluyor?
Devekuşu kemiklerinden çıkarsadığımız bir kullanım şekli. Bütün bir devekuşu iskeleti çıkmadı. Sadece arka bacak kemikleri, özellikle de uyluk kemiği var. Muhtemelen Afrika'dan dönen gemiciler hayvanın tamamını yanına almıyor. Etli but kısmını götürüyorlar sadece. Ayrıca alanda denizkaplumbağasına ait iskelet kalıntıları da bulundu. Bunlardan bir tanesinde zıpkın izi olan bir bulgu gözledik. Kaplumbağa avcılığı da söz konusu.

Yukarı Dön
 Cevap Yaz Cevap Yaz

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums® version 9.50
Powered by Web Wiz Forums Free Express Edition
Copyright ©2001-2008 Web Wiz

Bu Sayfa 0,109 Saniyede Yüklendi.